Disleksi Günü kapsamında açıklamalarda bulunan Çocuk Nörolojisi Uzmanı Prof. Dr. Dilara Füsun İçağasıoğlu, disleksinin bir hastalık değil, nörobiyolojik bir bozukluktur dedi. Medipol Acıbadem Bölge Hastanesi'nden Prof. Dr. Dilara Füsun İçağasıoğlu, bu durumun bir hastalık olmadığının altını çizerken, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Uzmanı Uzm. Dr. Zeynep Zorlu ise ailelerin sabırlı ve destekleyici olması gerektiğini belirtti.
Disleksinin doğru ve akıcı okumada zorluk, yazma becerisinde güçlükle kendini gösteren bir öğrenme bozukluğu olduğunu söyleyen Prof. Dr. İçağasıoğlu, disleksinin uzun yıllardır bilinen bir durum olmasına rağmen nedeni tam olarak açıklığa kavuşmamıştır. Son çalışmalar, olguların yüzde 60-70'inin genetik bozukluklara bağlı geliştiğini göstermektedir. Ayrıca beynin yapısal ve işlevsel fonksiyonlarındaki bozuklukların da rol oynadığı düşünülmektedir dedi.

Disleksinin kesin bir laboratuvar veya radyolojik tanısının olmadığını hatırlatan Prof. Dr. İçağasıoğlu, geç konuşma, kelimeleri öğrenmede ve telaffuzda zorlanma, basit hecelemeleri yapamama, harfleri ve rakamları tanımada güçlük, akıcı okuyamama en önemli işaretlerdir. Ayrıca disleksili çocuklar sınıfta yüksek sesle okumaktan ya da yazı yazmaktan kaçınabilir, b-d, p-q gibi benzer harfleri karıştırabilirler dedi.
Disleksinin ilaçla tedavisinin bulunmadığını vurgulayan Prof. Dr. İçağasıoğlu, tedavide temel yaklaşım eğitim ve öğretimdir. Çocuğun bireysel özelliklerine uygun eğitim planlanmalı, okul ve aile iş birliği içinde hareket etmelidir. Her disleksili çocuk farklıdır, bu nedenle kişiye özel stratejiler geliştirilmesi gerekir dedi.
Toplumda disleksiye dair birçok yanlış inanış olduğunu belirten Prof. Dr. İçağasıoğlu, disleksi bir hastalık değildir, nörobiyolojik bir bozukluktur. Erkeklerde daha sık görüldüğü yönündeki kanı da doğru değildir, her iki cinsiyette eşit oranda görülebilir. Yine zeka düzeyi, sosyal statü ya da beslenme koşullarıyla disleksinin ilişkisi yoktur diye konuştu.
Ailelere önerilerde bulunan Prof. Dr. İçağasıoğlu, disleksinin sabır ve anlayış gerektirdiğini belirtti. Aileler çocuklarını cesaretlendirmeli, özgüven kazanmalarını desteklemeli. Ayrıca çocuk nörolojisi uzmanı, çocuk psikiyatristi, konuşma terapisti ve psikologlardan profesyonel destek almak, çocuğun yönetiminde ve eğitiminde büyük katkı sağlar dedi.
Uzm. Dr. Zeynep Zorlu, dislekside erken fark etmenin ve uygun eğitimin büyük önem taşıdığını vurguladı. Yeterli eğitim almasına rağmen altı ay içinde okuma güçlüğü devam eden çocuklarda disleksi düşünülmesi gerektiğini belirten Dr. Zorlu, zeka düzeyi normal olan çocuklar okumada zorlandığında, neden yapamadıklarını sorgulayıp kendilerini yetersiz hissedebiliyor. Bu durum özgüvenlerini zedeleyebiliyor ve ilerleyen dönemde akademik motivasyonlarını etkileyebiliyor diye konuştu.
Disleksili çocukların farklı alanlarda güçlü yönlere sahip olabileceğine dikkat çeken Dr. Zorlu, bu çocukların kimisi resimde, kimisi müzikte çok başarılı olabilir. Eksik yönleri kadar güçlü oldukları alanları da desteklemek özgüvenlerini artırır. Aileler ödev süreçlerinde çocukla çatışmak yerine sabırlı olmalı, gerekirse bir özel eğitim öğretmeninden veya üniversiteli bir abla-abiden destek almalıdır dedi.
Disleksi, çocukların eğitim hayatlarını olumsuz etkileyebilecek bir durumdur. Ancak ailelerin ve eğitimcilerin desteğiyle, disleksili çocuklar başarılı bir eğitim hayatı geçirebilirler. Disleksinin farkındalığını artırarak, bu çocuklara gerekli desteği sağlayabiliriz.