Türkiye, SDG adlı terör örgütünün yıl sonuna kadar Suriye ordusuna entegrasyon sürecini tamamlamasını beklerken, bu süreçte bir gecikme ya da aksama durumunda bölgeye geniş çaplı bir operasyon düzenleneceği mesajını net bir dille verdi. Güvenlik kaynakları, SDG’nin üst yönetiminin Şam hükümetinde yer almasının kesinlikle kabul edilemez olduğunu ve Suriye hükümetinin ülkenin bütünlüğü için harekete geçebileceğini, Türkiye’nin de bu çabayı destekleyeceğini belirtti.


Bu gelişmeler ışığında, eski AK Parti milletvekili Şamil Tayyar, X hesabından yaptığı bir açıklamada, SDG’ye verilen sürenin ay sonunda dolacağını hatırlattı. Tayyar, “Türkiye ve Suriye’nin 10 Mart Mutabakatı’na uyması için YPG’ye tanıdığı süre ay sonunda doluyor. Vakit daraldıkça YPG, ABD ve İsrail arasında mekik dokuyor” ifadelerini kullandı.
İddialara göre, Mazlum Abdi adlı elebaşı, iki ülke üzerinden açıkça yardım talep ediyor. Bu durum, bölgedeki gerilimi artırırken, “aba altından sopa gösterircesine 100 bin kişilik ordularının olduğunu ve IŞİD koalisyonuna girmek istediğini söylüyor” gibi iddialar da gündeme geldi. Ancak bağımsız uzmanlar, ordu güçlerinin 20 bin civarında, yabancı destek geldiğinde ise 7 bin civarında kalacağını belirtiyor.
Eş zamanlı olarak, iç ve dış PKK yandaşları da Abdi’nin açıklamasına atıfla “Suriye Vietnam olur” diyerek Türkiye’ye gözdağı verdi. Cumhurbaşkanı, Devlet Bakanı ve Fidan bakanının da kamuoyuna taahhüt ettiği gibi, YPG’nin 10 Mart Mutabakatı’na uymazsa “uydururlar. Neresi Vietnam olur görürler” şeklinde uyarıda bulunuldu.
Bu bağlamda, Şamil Tayyar‘ın sözleri, hem bölgedeki terör örgütlerine hem de uluslararası aktörlere yönelik güçlü bir mesaj niteliği taşıyor. Yetkililer, söz konusu sürecin hızla ilerlemesi ve SDG’nin Suriye ordusuna tam entegrasyonunun sağlanması halinde, Türkiye’nin bölgeye yönelik “büyük bir operasyon” planladığını bir kez daha vurguladı.
Uzmanlar, SDG’nin entegrasyon sürecindeki gecikmelerin, Suriye’nin jeopolitik dengelerini alt üst edebileceği ve bölgedeki istikrarı tehdit edebileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Bu süreçte, Türkiye’nin hem diplomatik hem de askeri alanda alacağı kararların, bölge güvenliğine önemli etkileri olacağı belirtiliyor.