“Arapların, Türkmenlerin, Kürtlerin, Sünni, Dürzi, Hristiyan, Şii bütün kesimlerin eşit ve huzur içinde yaşadığı bir Suriye görmek istiyoruz.” dedi Bakan Fidan, SDG (Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri) çerçevesinde başlatılan 10 Mart Mutabakatı’nın bir an evvel hayata geçirilmesinin ülkenin istikrarına büyük katkı sağlayacağını vurguladı.
Bu sürecin, Suriye’nin 13 yıl sonra İslam İşbirliği Teşkilatı üyeliğine dönüşünü ve geçici koruma altındaki Suriyeli vatandaşların gönüllü, güvenli dönüşlerini desteklediğini belirtti.


Bakan Fidan, Gazze’deki saldırıların sadece bölgeyi değil, küresel düzeni de etkilediğini hatırlatarak, “70 bini aşan şehit sayısı uluslararası toplumda bir uyanışa vesile olmuştur” şeklinde konuştu. BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinden dördünün Filistin’i tanıdığı tarihi bir eşik yaklaşıldığını dile getirdi.
Türkiye’nin “Küresel Sumud Filosu”na katılan vatandaşlarının güvenliği için 17 ülkeyle ortak bir duruş sergilediğini ve insani yardımın kesintisiz ulaştırılması için yoğun çaba harcadığını belirtti.
Rusya-Ukrayna savaşı dördüncü yılına girerken, Bakan Fidan Karadeniz’deki münhasır ekonomik bölge (MEB) risklerine dikkat çekti. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin titizlikle uygulanması ve “savaşın tüm Karadeniz sathına yayılmasının önlenmesi” için tüm taraflarla temasların sürdürüldüğünü vurguladı.
Fidan, 4. Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey toplantısının yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu söyleyerek, iki ülke arasında 38 anlaşma imzalandığını ve su konusunda somut ilerlemeler kaydedildiğini duyurdu. “Terörsüz Türkiye” vizyonuna Irak’ın desteği, bölgesel istikrar açısından kritik bir adım olarak değerlendirildi.
“Kıbrıs milli davamızdır, hakça paylaşım ilkesinden geri adım yok” diyerek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası toplumda hak ettiği konuma ulaşmasının öncelikli hedef olduğunu belirtti. Doğu Akdeniz’de “hakça paylaşım” ilkesinin savunulması ve Ege‑Doğu Akdeniz’in istikrar ve refah bölgesi hâline getirilmesi için diplomatik çabaların sürdüğünü vurguladı.
Bakan Fidan, ABD‑Türkiye diyaloğunun 2025 yılında yoğunlaştığını ve “savunma sanayii kısıtlamalarının kaldırılması” yönünde somut adımlar atıldığını hatırlattı. NATO içinde Türkiye’nin güvenilir bir müttefik olarak konumunun güçlendiğini ve 2026’da düzenlenecek NATO Ankara Zirvesi’nin ittifakın dayanıklılığını artıracağını söyledi.
2024 yılına ait kesin hesap verilerine göre, Dışişleri Bakanlığına toplam **29,5 milyar TL** ödenek tahsis edilmiş, harcama **26,6 milyar TL** olarak gerçekleşmiştir. 2026 yılı için ise **46,8 milyar TL** ödenek öngörülmekte ve AB programları için ek **10,2 milyar TL** bütçe teklif edilmiştir.
Bu kapsamlı açıklamalar, Türkiye’nin dış politikasının çok boyutlu, ön alıcı ve gerçekçi bir strateji çerçevesinde şekillendiğini bir kez daha gözler önüne serdi.