Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, uzun süredir gündemde olan 12 yıllık zorunlu eğitim konusunun odak noktasını değiştirerek, “eğitimin süresi değil, öğrencinin mezun olduğu yaş” ifadesini kullandı. Tekin, “Bir gencin 18‑19 yaşında liseyi bitirmesi, bir yıl sınava hazırlanıp 20 yaşına gelmesi ve lisans eğitimini tamamlayıp ortalama 26 yaşında hayata atılması” şeklindeki verileri örnek göstererek, bu sürecin gizli işsizlik yarattığını ve bu durumun politika gündemine alınması gerektiğini vurguladı.
Bu bağlamda, mevcut 4+4+3+1 (ilköğretim 4 yıl, ortaokul 4 yıl, lise 3 yıl, üniversite 1 yıl) ve 4+4+2+2 (ortaokul ve lise süresinin ikiye bölünmesi) gibi modellerin Masada olduğunu belirtti. Ancak “Hazırlık ve tedbirler tamamlanmadan hiçbir değişikliğe gidilmeyecek” diyerek sürecin aceleye getirilmeyeceğini açıkça ortaya koydu.

Bakan Tekin, konunun yalnızca Türkiye ile sınırlı olmadığını, dünya genelinde de zorunlu eğitim süresi ve mezuniyet yaşının tartışıldığını hatırlattı. “İngiltere’de 16 yaşında öğrenciler Harvard ya da Oxford gibi üst düzey üniversitelere gidiyor; neden bizim çocuğumuz üniversiteye aynı yaşta gitmesin?” diyerek, erken üniversiteye giriş hakkının sağlanması gerektiğini savundu.
Bu örnekler üzerinden, farklı ülkelerde uygulanan “erken mezuniyet” politikalarının Türkiye’deki genç iş gücünün verimliliğini artırabileceği ve gizli işsizlik sorununu hafifletebileceği tartışıldı.
Tekin, eğitim modeli değişikliklerinin “iyileştirme” ya da “yeni model” çalışmalarının hâlâ rafa kaldırılmadığını, ancak her adımın eğitim sistemini doğrudan etkilediği için kapsamlı bir hazırlık sürecinin şart olduğunu yineledi. Bu süreçte ele alınması gereken başlıklar arasında:
bulunduğunu belirtti. “Tedbir almadan, hazırlık yapmadan herhangi bir değişikliğe gitmeyiz” diyerek, kararların Cumhurbaşkanlığı Kabinesi tarafından alınacağını ve uygulanma sürecinin zaman içinde aşamalı olarak yürütüleceğini vurguladı.
Konuşmasının sonunda Tekin, velilerin ara tatil kaldırılması talebine değindi. “Çalışan anne ve babalar sorun yaşıyor, çocuk tatil sonrası okula adaptasyon problemi yaşıyor” ifadeleriyle, bu konunun iki yıldır analiz edildiğini ve bu yıl içinde sonuçların değerlendirilerek politika yapımına yansıtılacağını söyledi.
Bu açıklamalar, eğitim süresinin yeniden yapılandırılması ve öğrencilerin mezuniyet yaşının iyileştirilmesi konusundaki tartışmaların sadece akademik değil, aynı zamanda aile dinamikleri ve iş gücü piyasası açısından da kritik bir boyut taşıdığını ortaya koydu.
Özetle, Bakan Tekin’in açıklamaları, “süreyi kısaltalım, müfredatı hafifletelim” anlayışının aksine, eğitimin kalitesini korurken mezuniyet yaşının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini net bir şekilde ortaya koydu. “Biz süre konusunda tartışalım, kamuoyunu dinleyelim derken, verdiğimiz bilgileri ya da çocuğa kazandırdığımız becerileri azaltalım demiyoruz” diyerek, politikadaki dengelerin titizlikle ele alınacağını bir kez daha teyit etti.