Cevdet Yılmaz’dan Gazze ve İnsan Hakları Üzerine Çarpıcı Açıklamalar

Cevdet Yılmaz’dan Gazze ve İnsan Hakları Üzerine Çarpıcı Açıklamalar
Yayınlama: 10.12.2025
6
A+
A-

Cevdet Yılmaz, Gazze’deki insan hakları ihlallerini ve BM’nin reform gereksinimini vurgularken, Türkiye’nin dijital yargı sistemindeki ilerlemelerini de paylaştı.

Gazze’de İnsan Hakları Krizi ve Türkiye’nin Rolü

Cevdet Yılmaz, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) tarafından düzenlenen “Kriz Dönemlerinde İnsan Haklarının Yeniden İnşası Zirvesi”nde konuştu ve Gazze’nin insan hakları açısından kritik bir bölge olduğunu hatırlattı. Yılmaz, “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, en ağır koşullarda bile insan onurunu korumayı amaçlayan temel bir güvence olsa da, maalesef dünya genelinde birçok yerde hak ihlallerine engel olamamaktadır.” dedi.

Gazze ve işgal altındaki Filistin topraklarının, Beyannamenin en ağır biçimde ihlal edildiği coğrafyalar arasında yer aldığını belirten Yılmaz, Türkiye’nin Gazze’ye en fazla insani yardımı sağlayan ülke olduğunu, gıda, su, ilaç, barınma ve sağlık malzemelerinin kesintisiz olarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldığını vurguladı.

Birleşmiş Milletler’in Reform Gereksinimi

Yılmaz, çok taraflı kurumların karşılaştığı sınamaları ve Birleşmiş Milletler’in (BM) reform ihtiyacını da gözlemlediklerini sözlerine ekledi. “BM’nin Güvenlik Konseyi, güncel ve acil meselelere yanıt verememekte, bu durum dünya barışını tehlikeye atmaktadır.” ifadeleriyle, uluslararası sistemde köklü değişikliklerin şart olduğunu belirtti.

Suriye ve Ukrayna’da Türkiye’nin İnsan Hakları Çabaları

Suriye’deki iç savaşın sona erdiği 8 Aralık devriminin bir yıl dönümünü hatırlatan Yılmaz, “Karanlık bir dönemin ardından yeni bir umut dönemi başladı” diyerek, Türkiye’nin dünyada en fazla göçmene ev sahipliği yapan ülke olduğunu ve geri dönüş politikalarının başarılı örnekler sunduğunu dile getirdi. 2016’dan bu yana yaklaşık 1,32 milyon gönüllü geri dönüş sağlandığını, 8 Aralık’ta ise bu sayının 580 bin civarında olduğunu belirtti.

Ukrayna’da süren savaşta da Türkiye’nin tahıl koridoru girişiminden diplomatik müzakerelere kadar aktif rol üstlendiğini, insani yardımın ulaştırılması ve sivil kayıpların önlenmesi için yoğun çaba harcadığını sözlerine ekledi.

Dijital Yargı ve Hukuk Sistemindeki Dönüşüm

Yılmaz, 2002 sonrası hayata geçirilen geniş ölçekli reformlarla Türkiye’nin adalet ve insan hakları alanında kurumsal bir çerçeve kazandığını vurguladı. “Geçmişte vatandaşların adalete erişim süresi uzun ve sınırlıydı; bugün ise dijital yargı uygulamalarıyla Avrupa’nın en kapsamlı elektronik adalet sistemlerinden birine sahibiz.” şeklinde konuştu.

Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi sayesinde yıllık ortalama 6 milyon dosya, nüfus artışı ve toplumsal hareketliliğe rağmen etkin bir şekilde yönetilebiliyor. Bu dijital entegrasyon, 12’nci Kalkınma Planı ve Ulusal İnsan Hakları Eylem Planı’nda stratejik öncelik olarak tanımlanmıştır. Ayrıca, kolluk hizmetlerinde insan hakları standartlarının yükselmesi için denetim mekanizmaları teknik araçlarla desteklenmiş, tüm işlemler kayıt altına alınmıştır.

Geleceğe Bakış

Yılmaz, insan hakları mücadelesinin evrensel bir sorumluluk olduğunu ve Türkiye’nin bu alandaki liderliğini sürdürmek için “çok taraflı iş birliği” ve “dijital dönüşüm” gibi stratejik adımları atmaya devam edeceğini ifade etti.

Bir Yorum Yazın


Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.