Kurumsal yapılar için artık bir zorunluluk hâline gelen dijital dönüşüm, veri sızıntıları, yapay zekâ manipülasyonları ve kontrolsüzlük gibi riskleri de beraberinde getiriyor. iCredible Technology üst yöneticisi Mustafa el Aliwat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Artık Excel’den dijital platformlara, medyadan sosyal medyaya geçişi konuşmuyoruz; şirketlerin her birinin kendi dijital parmak izi var” dedi.


Bu dönüşüm, yapay zekânın yazılım geliştirme süreçlerine zorunlu entegrasyonu ile daha karmaşık bir hâl alıyor. Ancak Aliwat, “Yapay zekânın ürettiği ürünler genelde olgunlaşmamış; onları yönlendirecek tecrübeli insanlara ihtiyaç var” uyarısında bulundu.
Aliwat, mevcut sistemlerde hâlâ insan faktörünün kritik olduğunu vurguladı: “Bugün yapay zekânın ortasında hâlâ insan var çünkü hataları düzeltmemiz gerekiyor. Ama ‘self adaptive’ yani kendi kodunu ve verisini değiştirebilen sistemler devreye girdiğinde insana ihtiyaç kalmayacak.”
Bu görüş, 5‑10 yıl içinde tamamen otonom yapay zekâ ekosistemlerinin ortaya çıkabileceği ihtimalini destekliyor. “Belki 5‑10 yıl sonra bu döngüde insana gerek olmayacak.” şeklindeki ifadesi, sektördeki birçok uzmanın da paylaştığı bir öngörü.
Türkiye’de KVKK, bireysel veriyi korumaya odaklı iken şirket ve stratejik verilerin korunması konusunda açık bir çerçeve sunmuyor. Aliwat, “KVKK, bireysel veriyi korur ama şirket verileri, stratejik veriler nasıl işlenecek tanımlı değil” diyerek mevcut mevzuatın yetersizliğine dikkat çekti.
Uluslararası alanda GDPR gibi düzenlemeler de yapay zekâ çağında tam anlamıyla geçerli değil. Bu boşluk, yeni saldırı vektörlerinin oluşmasına ve şirketlerin “siber güvenliğe yatırım yapmazsa tek başına bir şirketi batırabilir” riskine yol açıyor.
Aliwat, “Artık birinin görüntüsünü alıp ona istediğinizi söyletebiliyorsunuz. Bunu nasıl kanıtlayabilirsiniz?” sorusuyla derin bir etik problemi gündeme taşıdı. Ülkeler şu anda “etik ve mahremiyet düzenlemelerine öncelik veriyor, siber güvenlik ise ikinci planda” konumunda.
Yapay zekâyla doğru ilişki kurmak yalnızca kurumlar için değil, bireysel kullanıcılar için de kritik. “Prompt engineering öğrenmek, araçları daha verimli kullanmanın anahtarı” diyen Aliwat, bunu bir arabayı sürmekle kıyaslayarak şöyle ifade etti: “Direksiyonun tepkisini bilirseniz aracı daha iyi kontrol edersiniz.”
Aliwat, “Hayalim, dijital ikizimin benim kararlarımı öğrenip rutin işleri bana bırakması” şeklinde bir senaryo paylaştı. Bu vizyon, dijital dönüşümün ikinci turunun şirketleri tamamen yeni bir seviyeye taşıyacağını gösteriyor.
Sonuç olarak, “Yapay zeka çağında en büyük tehdit artık teknoloji değil kontrolsüzlük. Kim, neye erişiyor, hangi veri nerede işleniyor, bunları bilmeden dönüşüm olmaz” diyerek siber güvenliğin “dijitalleşmenin temel taşı” hâline geldiğini vurguladı.