Diyabet Tehlikesi: Türkiye 10 Yılda Zirveye Çıkacak

Diyabet Tehlikesi: Türkiye 10 Yılda Zirveye Çıkacak
Yayınlama: 13.11.2025
4
A+
A-

Diyabetin Türkiye'deki yükselişi ve önümüzdeki on yılda beklenen dramatik artış, sağlık politikalarını yeniden gözden geçirme zorunluluğunu ortaya koyuyor.



Diyabetin Türkiye'deki Durumu



BAŞKENT Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Okan Sefa Bakıner, "Bugün her 7 kişiden biri diyabet hastası. 10 yıl içinde Türkiye, diyabetin en yaygın olduğu 10 ülkeden biri olacak" diyerek çarpıcı bir uyarıda bulundu.




Son 10 yılda diyabet görülme sıklığının %90 üzeri bir artış gösterdiğini vurgulayan Bakıner, Avrupa’da Türkiye’nin prevalans açısından bir numara olduğunu belirtti. Artan kilo, hareketsizlik, hazır gıdalara yönelim ve düşük proteinli beslenmeler bu yükselişin temel nedenleri arasında yer alıyor. Eğitim eksikliği ve sağlıklı yaşam bilincinin yetersizliği ise tabloyu daha da ağırlaştırıyor.


Tip 1 ve Tip 2 Diyabet Arasındaki Farklar



Prof. Dr. Bakıner, iki tip diyabetin patogenezinin tamamen farklı olduğunu açıklayarak, Tip 1 diyabetin bağışıklık sistemi tarafından pankreasın insülin üreten hücrelerinin yok edilmesi sonucunda ortaya çıktığını ve tedavisinin yalnızca insülin ile mümkün olduğunu belirtti.

Tip 2 diyabette ise pankreas fonksiyonunu kaybetmez; kilo kontrolü, yaşam tarzı değişikliği ve insülin duyarlılığını artıran ilaçlar tedavinin ana unsurlarıdır. Bakıner, kök hücre ve yapay pankreas araştırmalarının Tip 1 diyabet tedavisinde umut vadettiğini, laboratuvar ortamında insülin üreten hücrelerin geliştirilip nakledilmesinin yakın gelecekte rutin tedaviye girebileceğini söyledi.

Tip 2 diyabette ise yeni nesil SGLT2 ve GLP‑1 analogları gibi ilaçların kilo kaybı, kardiyovasküler koruma ve böbrek fonksiyonunu destekleme gibi ek faydaları olduğuna, ancak maliyetlerinin hâlâ erişimi kısıtladığına değindi.


Erken Tanı ve Risk Grupları



"Hastaların yarısı tanılarının farkında değil" diyerek erken tanının hayati önemini vurgulayan Bakıner, gecikmiş tedavinin damarlarda geri dönüşü olmayan hasarlara yol açtığını hatırlattı. Risk grubunda vücut kitle indeksi (VKİ) 25'in üzerindeki 40 yaş üstü bireyler, aynı zamanda ailede diyabet öyküsü bulunan 40 yaş altı kişiler, hipertansiyon, kolesterol problemi yaşayanlar ve gebelikte şeker tanısı almış kadınlar yer alıyor.

Türkiye Diyabet Vakfı’nın ‘Diyabet Riski Testi’ internet sitesinin, bu kişileri taramaya yönlendiren etkili bir araç olduğu belirtildi.


Dünya Diyabet Günü 2025: İş Yerinde Diyabet Teması



2025 Dünya Diyabet Günü’nün teması "İş Yerinde Diyabet" olarak belirlendi. Prof. Dr. Bakıner, vardiyalı çalışanların yaşam düzenlerinin diyabet yönetimini zorlaştırdığını ve ‘diyabet dostu iş yerleri’ oluşturulmasının kritik olduğunu ifade etti. Çalışanların sağlıklı beslenme seçeneklerine, düzenli fiziksel aktivite molalarına ve işveren destekli sağlık taramalarına erişiminin artırılması, toplumsal sorumluluk kapsamında vurgulandı.

Frederick Banting’in doğum günü olan 14 Kasım’ın da bu temanın seçilmesinde etkili olduğu hatırlatıldı; insülinin keşfi diyabet tarihindeki dönüm noktası olarak anıldı.


Gelecek 10 Yılda Beklenen Gelişmeler



Uzmanlar, önümüzdeki on yılda genetik tarama, kişiselleştirilmiş beslenme programları ve dijital sağlık platformları sayesinde diyabet önleme stratejilerinin daha etkili olacağını öngörüyor. Yapay zeka destekli risk modellemeleri, bireylerin erken aşamalarda müdahale edilmesini sağlayacak.

Ayrıca, ulusal sağlık politikalarının diyabet tarama ve eğitim programlarını genişletmesi, hastaların yaşam kalitesini artıracak ve hastane maliyetlerini azaltacaktır.

Türkiye’nin diyabet sıklığını kontrol altına almak için çok yönlü bir yaklaşım – beslenme eğitimi, fiziksel aktivite teşviki, erken tanı ve yenilikçi tedavi – kaçınılmazdır. Bu çabalar, ülkenin önümüzdeki on yıl içinde “diyabet zirvesi” yerine “diyabet kontrolü” hedefine ulaşmasını sağlayabilir.
Bir Yorum Yazın


Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.