Türkiye Cumhuriyet Cumhuriyet Başsavcılığı, uzun süren istihbarat ve mali analizlerin ardından HAKMAR Şirketler Grubu‘na ilişkin iddianameyi resmen tamamladı. İddianamede, grup içinde yürütülen kara para aklama, hileli ihale ve haksız menfaat sağlama suçları detaylı olarak listelendi.

İddianamenin hazırlanması sırasında Türkiye Menkul Kıymetler ve Borsa Kurulu (TMSF) tarafından yapılan denetimler ve banka hesapları incelemeleri önemli bir rol oynadı. Soruşturma kapsamında 27 şüpheliye yönelik tutanaklar, mali raporlar ve tanık ifadeleri derlendi.
Listede, HAKMAR Grubu’nun başkanı Zeki Doruk başta olmak üzere, grup içinde kritik görevlerde bulunan yöneticiler, eski bakanlık memurları ve dış ortaklıklar aracılığıyla finansal akışları yöneten isimler bulunuyor. Şüpheliler arasında eski bakanlık çalışanları, denetim firmaları ve bazı uluslararası yatırım şirketleri temsilcileri de yer alıyor.
İddianame, HAKMAR Grubu’nun tahmini 2,5 milyar TL tutarındaki finansal işlemlerini hedef alıyor. Bu tutarın büyük bir kısmı, kamu ihaleleri ve özel sektör projelerinde hileli yollarla yönlendirildiği iddia ediliyor. Uzmanlar, bu tür bir soruşturmanın Türkiye’nin ekonomi ve finans piyasalarına olan güveni sarsabileceği uyarısında bulunuyor.
İddianame mahkemeye sunulduğunda, şüpheli kişiler gözaltına alınma, adli kontrol ve yurt dışı kaçakçılığı gibi önlemlerle karşı karşıya kalabilir. Mahkemenin kararına bağlı olarak, para cezaları, mülk hacizleri ve hapis cezaları gündeme gelebilir. Ayrıca, TMSF’nin devraldığı varlıkların yeniden yapılandırılması ve şeffaflaştırılması süreci de hız kazanabilir.
Bu iddianamenin açıklanması, hem kamuoyu hem de siyaset çevrelerinde geniş bir tartışma başlattı. Muhalefet partileri, soruşturmanın FETÖ’ye karşı daha sıkı önlemler alınması gerektiğini savunurken, hükümet yetkilileri sürecin hukukun üstünlüğü çerçevesinde yürütüldüğünü vurguluyor. Öte yandan, ekonomik yatırımcılar ve finansal analistler ise bu gelişmenin piyasadaki belirsizliği artırabileceğine dikkat çekiyor.