Yeni seçilmiş New York Belediye Başkanı Zohran Mamdani, 34 yaşında bir Ugandalı göçmen ve ABD tarihinin ilk Müslüman belediye başkanı olarak tarihe geçti. Mamdani’nin zaferi, 4 Kasım 2025 seçimlerinde 1,039,000’den fazla oy almasıyla gerçekleşti ve bu, 1969’dan bu yana kayda geçen en yüksek katılım oranını temsil ediyordu.
Bu tarihi seçim, New York’un 9 milyona yakın nüfusunu temsil eden bir şehirde, genç ve çeşitlilik odaklı bir liderin yükselişini simgeliyor.

Trump, Mamdani’ye daha önce “komünist deli” gibi aşağılayıcı ifadelerle saldırmış, hatta New York’un belediye fonlarını kesmekle ve Mamdani’yi sınır dışı etmekle tehdit etmişti. Ancak Beyaz Saray’da yapılan kapalı kapı görüşmesinin ardından, Başkan Trump “Anlaşmazlıklarımız olabilir ama Mamdani’ye yardım edeceğiz” diyerek tutumunu köklü bir şekilde değiştirdi.
Bu açıklama, Trump’ın önceki sert söylemleriyle çelişen bir jest olarak medyada geniş yankı buldu. Oval Ofis’teki bu an, hem ABD iç politikasında hem de uluslararası arenada “diplomatik bir dönüş” olarak yorumlandı.
Eleştirmenler, Trump’ın bu beklenmedik tutum değişikliğinin sadece görsel bir manevra olduğunu, gerçek politikalarla desteklenmediği sürece sadece “sahte dostluk” olacağını savunuyor. Birçok siyaset analisti, Trump’ın bu söylemiyle “büyük şehirlerdeki muhafazakar seçmen tabanını sakinleştirmeyi” amaçladığını belirtiyor.
Destekçiler ise, Mamdani’nin New York’un ekonomik ve sosyal sorunlarını çözme potansiyeline işaret ederek, federal yardımın şehre büyük fayda sağlayacağını vurguluyor. Mamdani’nin kampanyasında vurguladığı konular arasında konut krizi, ulaşım altyapısı ve göçmen entegrasyonu bulunuyor.
Trump’ın vaat ettiği “yardım”, özellikle federal altyapı fonları, güvenlik bütçeleri ve eğitim desteklerini kapsayabilir. Ancak bu fonların ne kadarının gerçek anlamda Mamdani’nin belediyesine aktarılacağı, Kongre’nin onayı ve siyasi müzakerelere bağlı.
Yeni başkan Mamdani, bu fırsatı “şehrin tüm sakinlerine, dinine, ırkına bakılmaksızın eşit hizmet sunma” misyonuyla değerlendirmeyi hedefliyor. Özellikle küçük işletmeler, konut projeleri ve gençlerin istihdamı konularında federal destek beklentileri yüksek.
Bu gelişme, Müslüman toplulukların ve insan hakları örgütlerinin de dikkatini çekti. Birçok uluslararası gözlemci, Trump’ın “yardım” söyleminin, ABD’nin Müslüman azınlıklara karşı geçmişteki tutumuna bir kırılma işareti olabileceğini öne sürüyor. Ancak aynı zamanda, bu tür bir jestin kalıcı olup olmayacağına dair şüpheler hâlâ mevcut.
Trump ile Mamdani arasındaki bu beklenmedik diyalog, ABD siyasetinde yeni bir dönemin sinyallerini verirken, New York’un geleceği için hem umut hem de belirsizlikler barındırıyor. Zaman içinde bu “yardım” sözünün somut projelere dönüşüp dönüşmeyeceği, şehir sakinlerinin ve ulusal kamuoyunun yakından izleyeceği bir konu olacak.