“Teknoloji bir araç değil, bir anlayıştır” diyen Seyhan İbrahim Yıldırım, Papel’i kurarken sadece bir ödeme sistemi geliştirmek yerine kullanıcıyı anlayan ve ona güven veren bir finansal ekosistem yaratmayı hedeflediklerini vurguluyor. Bu vizyonun kalbinde yapay zekâ yer alıyor; kullanıcıların hız, güvenlik ve sezgisel deneyim beklentileri, şirketin inovasyon yol haritasını belirliyor.

Sticker Card, temassız ve kişisel ödeme deneyimini bir adım öteye taşıyor. Kullanıcı kartı telefonunun arkasına ya da sık kullandığı bir yüzeye yapıştırarak, sadece bir dokunuşla ödeme yapabiliyor. Türkiye’de benzeri olmayan bu çözüm, yerel pazar alışkanlıklarına göre şekillendirilerek günlük hayata entegrasyonunu kolaylaştırıyor.
Amani ile yapılan stratejik ortaklık, KYC süreçlerini saniyeler içinde tamamlayan yapay zekâ tabanlı bir sistemin entegrasyonunu sağlıyor. Bu iş birliği, sadece doğrulama sürecini hızlandırmakla kalmıyor, aynı zamanda güvenlik standartlarını da bir üst seviyeye taşıyarak Papel’i global ölçekte rekabetçi bir konuma getiriyor.
Papel, çağrı merkezinde duygusal ton analizi yapabilen robot asistanları, kendini öğrenen risk motorları ve AI destekli veri analitiği ile müşteri segmentasyonu ve kişiselleştirilmiş kampanyalar oluşturmayı planlıyor. Yakın gelecekte yapay zekâ yalnızca operasyonel süreçlerde değil, pazarlama, büyüme ve stratejik karar alma mekanizmalarında da aktif rol oynayacak.
Papel, son 14 ayda 45.000’den fazla hesabı çeşitli nedenlerle kapatarak yasa dışı faaliyetlerle mücadelede sektördeki en sıkı önlemleri uyguladığını ilan ediyor. Otomatik uyum yazılımları, risk motorları ve özel kural setleri sayesinde şüpheli aktiviteler anında tespit edilip engelleniyor. TCMB’nin regülasyon taleplerine hızlı yanıt veren şirket, RegTech odaklı altyapısını da 2026 yılına kadar tamamlamayı hedefliyor.
RegTech, yani “regülasyon teknolojileri”, Papel’in gelecek stratejisinin temel taşı. Şirket, manuel kontrolleri yapay zekâ‑driven otonom sistemlerle değiştirmeyi, risk tespitini insan müdahalesi olmadan otomatik hale getirmeyi ve proaktif uyum sağlamayı planlıyor. Harvard Business School’da aldığı Fintech Innovation and Strategy eğitimiyle global trendleri Türkiye’ye taşıyan Yıldırım, 2026’ya kadar ülkenin fintech ekosisteminde örnek bir RegTech modeli oluşturmayı hedefliyor.
Şirket, AI modellerini “explainable AI” prensibiyle inşa ederek kararların geri dönük olarak açıklanabilmesini sağlıyor. Finans sektöründe şeffaflık kritik; bu sayede kullanıcılar bir işlemin neden onaylandığını ya da reddedildiğini anında görebilecek. Bu mimari, aynı zamanda denetim ve düzenleyici otoritelerle iletişimi de kolaylaştırıyor.
Papel, çağrı merkezi, operasyon ve uyum ekiplerini tek bir akıllı platformda birleştirerek tamamen bütünleşik bir akıl yaratıyor. Yapay zekâ sadece veri toplamakla kalmıyor, aynı zamanda analiz edip kullanıcıyı koruyan bir yapı hâline geliyor. Şirket, bu yaklaşımı “finansta empatik teknoloji” olarak nitelendiriyor; teknoloji, insanı anladığında gerçek değeri ortaya çıkıyor.
Son söz olarak Yıldırım, “Sizi tanıyan, sizi koruyan ve sizinle birlikte gelişen bir teknoloji deneyimi sunuyoruz” diyor. Yapay zekâ, sadece sistemin bir parçası olmayacak; deneyimin kalbine gömülerek her adımda kullanıcıyı anlayan bir yol arkadaşı haline gelecek. Bu vizyon, Papel’i sadece bir ödeme sağlayıcısı değil, Türkiye fintech ekosisteminin geleceğini şekillendiren bir lider konumuna taşıyor.
Papel’in getirdiği yenilikçi çözümler gerçekten etkileyici. Yapay zekâ destekli ödeme sistemleri ve Sticker Card gibi ürünler günlük hayatımızı kolaylaştıracak.