Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında dün gerçekleşen telefon görüşmesinde, Rusya‑Ukrayna savaşının bölgesel ve küresel etkileri detaylı bir şekilde ele alındı. Görüşmenin kritik bir noktasında, “Bu çatışmanın barışçıl bir çözüm yolu bulunmalı” şeklinde bir vurgu yapıldı. Görüşmenin ardından Rus dış ilişkiler bakanı Sergei Lavrov, “Türkiye ve Belarus, bu sürecin arabuluculuğunu üstlenebilir” diyerek olası bir diplomatik adımın sinyallerini verdi.

Rus devlet haber ajansı TASS’ın haberine göre Lavrov, ABD’nin Avrupa ve Ukrayna ile uzlaşıya dayalı bir “Trump planı” versiyonunu resmi olarak iletmesini beklediğini belirtti. Lavrov, bu belgelerin “medya çılgınlığını körüklemek için kasıtlı olarak sızdırıldığını” ve “planı kendi yöntemleriyle çarpıtanların” olduğunu iddia etti. Ayrıca, “ABD’li meslektaşlarımızla iletişim kanallarımız var ve bu kanallar üzerinden anlaşmanın gönderilmesini bekliyoruz” sözleriyle iki ülke arasındaki diplomatik temasların devam ettiğini vurguladı.
Lavrov, “Ukrayna ile görüşmelerde arabulucu ülkelerin de bulunabileceğini” ve bu bağlamda Türkiye ve Belarus’un rol alabileceğini belirtti. Türkiye’nin jeopolitik konumu ve Belarus’un Rusya ile stratejik bağları, olası bir çok taraflı müzakere masasına yeni bir dinamik kazandırabilir. Uzmanlar, bu iki ülkenin arabulucu konumuna getirilebilmesinin, çatışmanın çözümüne yönelik yeni bir ivme sağlayabileceğini değerlendiriyor.
Rusya Devlet Başkanı Yardımcısı ve Kremlin Dış Politika Danışmanı Yuri Uşakov, ABD’nin Ukrayna krizine yönelik hazırladığı 28 maddelik “barış planı” hakkında açıklamalarda bulundu. Uşakov, planın “Alaska Zirvesi’nde sağlanan anlayışa uygun bazı maddeler içerdiğini” ancak “tüm maddelerin henüz Rusya ile görüşülmediğini” ifade etti. Bu durum, ABD’nin girişiminin Rusya tarafından kısmen kabul edildiği, ancak kapsamlı bir müzakere sürecinin hâlâ gerektiği anlamına geliyor.
Uzmanlar, önümüzdeki haftalarda Ankara ve Minsk’in resmi kanallardan arabulucu tekliflerini somut adımlara dönüştürüp dönüştürmeyeceğini yakından izleyeceklerini belirtiyor. Eğer iki ülke arabuluculuk görevini kabul ederlerse, bu durum uluslararası diplomaside yeni bir denge oluşturabilir ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne yönelik müzakerelerin yeniden canlanmasını sağlayabilir. Çatışmanın çözümüne dair bu gelişmeler, bölgesel istikrar ve küresel güvenlik açısından kritik bir öneme sahip.