Güzellik ve estetik alanında ortaya çıkan en sıra dışı trendlerden biri, balık spermlerinden elde edilen polinükleotid adı verilen DNA parçalarının yüz derisine enjekte edilmesidir. Bu yöntemde, balık spermleri laboratuvar ortamında seruma dönüştürülür ve ultra ince iğnelerle cilt altına uygulanır. Polinükleotidlerin, kolajen ve elastin üretimini tetikleyerek cilde sıkılık, esneklik ve tazelik kazandırdığı iddia edilmektedir.

Trend, özellikle Kim Kardashian ve Khloe Kardashian gibi isimlerin sosyal medya paylaşımlarıyla geniş kitlelere ulaştı. Şarkıcı Charli XCX ise dolgu yerine somon DNA enjeksiyonunu tercih ettiğini açıklarken, Jennifer Aniston da “Somon derisi kadar pürüzsüz bir cilde sahibim” diyerek esprili bir yorum yaptı. Bu ünlülerin ilgisi, uygulamanın kısa sürede popülerleşmesine ve fiyatların hızla artmasına neden oldu.
Dermatolog John Pagliaro, polinükleotidlerin biyolojik açıdan anlamlı moleküller olduğunu kabul ediyor, ancak parçalanmış somon DNAsının insan cildi üzerindeki uzun vadeli etkilerine dair güçlü bilimsel veri bulunmadığını vurguluyor. Birçok dermatoloji derneği, henüz yeterli klinik çalışma olmadan bu tür uygulamaların yaygınlaştırılmasını temkinli yaklaşılması gerektiğini belirtiyor. Ayrıca, alerjik reaksiyon ve enfeksiyon riskleri gibi potansiyel yan etkiler de göz ardı edilmemeli.
İngiltere’de bir seansın fiyatı 15 000‑30 000 TL arasında değişiyor ve genellikle üç seanslık bir protokol öneriliyor. Tedavinin etkinliğinin sürdürülmesi için uygulamanın her 6‑9 ayda bir tekrarlanması tavsiye ediliyor. Bu durum, yüksek maliyetli bir güzellik prosedürü olarak sınırlı bir kitleye hitap etmesine yol açıyor.
Şu ana kadar somon DNA enjeksiyonları, FDA veya EMA gibi uluslararası sağlık otoriteleri tarafından onaylanmadı. Bu da uygulamaların denetimsiz laboratuvarlarda hazırlanma riskini artırıyor. Uzmanlar, kliniklerde kullanılan maddelerin kalite kontrolünün sıkı bir şekilde yapılması ve uzun vadeli etkilerin incelenmesi gerektiğini savunuyor. Trendin sürdürülebilirliği, bilimsel kanıtların ortaya çıkması ve düzenleyici çerçevelerin netleşmesine bağlı olacak.