Doç. Dr. Abdulkadir Yüksel, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü öğretim üyesi olarak, “Terörün olmadığı bir Türkiye’de yatırım ortamı mutlaka güçlenecektir” diyerek uzun vadeli ekonomik perspektifi ortaya koydu.
Yüksel, terörle mücadeleye ayrılan milyarlarca dolarlık bütçenin, eğitim, sağlık, teknoloji ve altyapı gibi kritik sektörlere yönlendirilmesinin ülkenin uzun vadeli büyüme potansiyelini yeniden canlandıracağını vurguladı. Bu dönüşümün, hem yerli hem yabancı yatırımcıların risk algısını azaltarak sermaye girişlerini hızlandıracağını, hem de istihdamı artırarak işsizliği düşüreceğini ifade etti.

Türkiye, son 40 yılda terör örgütleriyle mücadele ederken yaklaşık 2 trilyon dolar ekonomik kayıp yaşamış durumda. Yüksel, bu rakamın tamamen terör harcamalarına harcanmış olması halinde, aynı kaynakların tam donanımlı okullar, modern kampüsler, araştırma üniversiteleri, hızlı tren ağları ve yüzlerce fabrika gibi projelere yatırım yapılabileceğini belirtti.
“Bu bütçeler, ülkemizin genç nüfusunu şehit vermek yerine bilimsel ve teknolojik üretime yönlendirebilirdi” diyerek duygusal bir vurgu yaptı.
Yüksel, “Türkiye gelecek 40 yıl daha terörle uğraşmamalı” diyerek, güvenli bir ortamın uzun vadeli sürdürülebilir kalkınmanın temel taşı olduğunu tekrar etti. Bunun için kamu kaynaklarının yeniden dağıtılması kritik; terörle mücadeleye ayrılan büyük bütçenin eğitim, sağlık, teknoloji ve altyapı gibi alanlara kaydırılması, sadece ekonomik değil aynı zamanda sosyal bir devrim anlamına geliyor.
Bu dönüşümün sonuçları arasında:
• Eğitim: Okulların modernizasyonu, mesleki eğitim merkezlerinin açılması, gençlerin nitelikli iş gücüne dönüşmesi.
• Sağlık: Hastane altyapısının güçlendirilmesi, kırsal bölgelere sağlık hizmeti erişiminin artırılması.
• Teknoloji: Ar-Ge yatırımlarının yükseltilmesi, yerli teknoloji üretiminin teşvik edilmesi.
• Altyapı: Hızlı tren ağları, yeni baraj ve enerji projeleri, ulaşım ağının modernizasyonu.
Terörün yoğun olduğu Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde güvenliğin sağlanması, göç akışının durması ve geri dönüşlerin gerçekleşmesi anlamına gelecek. Bu durum, bölge turizminin canlanmasını, yerli ve yabancı turist akışının artmasını ve bölgesel ekonominin canlanmasını sağlayacak.
Yüksel, “Toplumsal güven ve huzur, insanların günlük yaşamda korkusuzca hareket edebilmesini sağlar; bu da turizm, ticaret ve kültürel etkileşimin hızlanmasına yol açar” şeklinde özetledi.
Güvenli bir Türkiye, uluslararası arenada “istikrarlı ve güvenli ülke” imajını pekiştirerek diplomatik ve ekonomik değerini artıracak. Asya‑Avrupa köprüsü konumunda olan Türkiye, bu yeni imaj sayesinde bölgesel ve küresel ticaret yollarında kritik bir aktör haline gelecek.
Bu bağlamda, “Türkiye Yüzyılı” hedefi için “Terörsüz Türkiye” projesi, sadece bir güvenlik politikası değil, aynı zamanda ekonomik, sosyal ve kültürel bir dönüşüm planı olarak değerlendirilmeli.
Uzman, son sözlerinde “Gelecek nesillere barış, kardeşlik ve refah dolu bir miras bırakmak için terörsüz bir Türkiye inşa etmemiz şart” diyerek, uzun vadeli stratejik vizyonu bir kez daha vurguladı.