Caracas’ta bir tören sırasında konuşan Maduro, Trinidad ve Tobago’nun “ABD ile ortaklaşa” bölgeye “tehditkar” bir tatbikat planladığını iddia etti. “Venezuela’yı hiç kimse tehdit edemez. Ülkemizi kimse sindiremez” diyerek ulusal birliği çağırdı ve doğudaki altı bölgeye “sürekli nöbet ve yürüyüş” emri verdi.
Maduro, ayrıca tüm asker, polis ve halk güçlerine provokasyona kapılmadan vatansever bir coşkuyla hareket etmelerini istedi.

Trinidad ve Tobago Savunma Bakanlığı, söz konusu tatbikatların “silahlı suç ve organize suçla mücadele” çerçevesinde gerçekleştirildiğini ve iki ülke arasındaki uzun süredir devam eden bir işbirliği geleneğinin parçası olduğunu belirtti. Bakanlık, tatbikatların Venezuela ile doğrudan bir ilişkisi olmadığını vurguladı ve TTDF ile ABD Deniz Piyadeleri arasındaki ekipman, taktik ve teknik alışverişine odaklandığını söyledi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın imzaladığı kararname kapsamında, Latin Amerika’da uyuşturucu kartellerine karşı daha agresif bir askeri müdahale politikası benimsenmişti. Ağustos sonunda ABD, Venezuela açıklarına bir denizaltı ve bir dizi savaş gemisi gönderdi. Savunma Bakanı Pete Hegseth ise, ABD ordusunun “Venezuela’da rejim değişikliği dahil operasyonlara” başladığını duyurdu.
Bu çerçevede, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford bölgeye sevk edildi ve “uyuşturucu kaçakçılığı” gerekçesiyle bölgedeki bazı Venezuelalı tekneler hedef alındı. Bu operasyonlar, hem Venezuela hükümeti hem de uluslararası kamuoyu tarafından uluslararası hukuka aykırı olarak eleştirildi.
Maduro, ABD’nin tehditlerine yanıt olarak ülkede 4,5 milyon kişilik bir milis gücü seferber ettiğini ve “herhangi bir saldırıyı püskürtmeye hazır” olduğunu ilan etti. Ayrıca, bölgedeki istikrarın korunması için kara, deniz ve hava kuvvetlerinin koordineli bir şekilde hareket edeceği vurgulandı.
Karayipler ve Güney Amerika ülkeleri, artan gerilimin bölge güvenliğine olası etkileri konusunda endişelerini dile getirdi. Bazı komşu ülkeler, diyalog ve diplomasi yoluyla çözüm arayışının sürdürülmesi gerektiğini savunurken, ABD’nin “güç gösterisi” olarak algılanan hamlelerinin bölgesel istikrarı tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.
Uzmanlar, Trinidad ve Tobago’nun ABD ile yakın askeri işbirliğinin, Venezuela’nın ulusal güvenliğini tehdit olarak algılamasının, iki ülke arasındaki diplomatik gerilimi derinleştirebileceğine işaret ediyor. Bu durum, hâlihazırda zor bir ekonomik kriz içinde olan Venezuela’nın iç politikasını da daha da istikrarsızlaştırabilir.
Uluslararası gözlemciler, bölgedeki tansiyonu azaltmak için Birleşmiş Milletler ve OAS gibi çok taraflı kuruluşların arabuluculuğuna ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor. Öte yandan, ABD ve Venezuela arasındaki doğrudan diyalog kanallarının yeniden açılması, olası bir askeri çatışmanın önüne geçebilir.