Adli makamlar, Batuhan Karadeniz ve Fedlan Kılıçaslan’ın yasa dışı bahis faaliyetlerine karıştığını tespit ettikten sonra kırmızı bülten uygulamasına karar verdi. Bu karar, şüphelilerin yurt içinde ve yurt dışında kaçma riskine karşı alınan en ciddi önlemlerden biri olarak kayıtlara geçti.
Kararın ardından, iki isim de tutuklama ihtimaline karşı gözaltına alınmadan önce sıkı bir takibe alındı.

İddialara göre, Karadeniz ve Kılıçaslan, profesyonel sporculardan elde ettikleri ün ve iletişim ağlarını kullanarak yasa dışı bahis platformlarıyla iş birliği yaptı. Bu platformlar, hem yerli hem de yabancı bahisçilerin katıldığı büyük bir kumar ağı oluşturmuştu.
Soruşturma ekipleri, telefon kayıtları, banka hareketleri ve sosyal medya analizleri üzerinden geniş çaplı bir delil toplama süreci yürüttü. Elde edilen veriler, iki şüphelinin kumar gelirlerini farklı şirketler aracılığıyla aklamak amacıyla çeşitli gayrimenkul ve lüks araç alımlarına yönlendirdiğini ortaya koydu.
Kararın bir diğer önemli unsuru, şüphelilerin mal varlıklarına el konulması oldu. Mahkeme, Karadeniz ve Kılıçaslan’ın toplamda 2,5 milyon TL değerinde taşınmaz, araç ve banka hesabı olduğunu belirterek bu bütün varlıkların geçici olarak devlet kontrolüne alınmasına hükmetti.
Bu adım, yasa dışı bahis gelirlerinin aklanmasının önüne geçmek ve olası bir kaçışı engellemek amacıyla atıldı. El konulan malların bir kısmı, soruşturmanın ilerleyen aşamalarında delil olarak kullanılacak ve gerektiğinde dava sürecinde haczedilebilecek.
Uzmanlar, bu tür bir kırmızı bülten kararının, benzer suç örgütlerine karşı caydırıcı bir mesaj vermesi açısından kritik bir adım olduğunu vurguluyor. “Sporcuların adıyla yapılan illegal faaliyetler, sadece spor camiasını değil, ekonomi ve güvenlik alanlarını da tehdit ediyor” diye uyarıyor bir hukuk akademisyeni.
İlerleyen günlerde, savcılık tarafından düzenlenecek duruşmalarda Karadeniz ve Kılıçaslan’ın savunma hakları dinlenecek, aynı zamanda mal varlıklarının geri iade şartları da netleşecek. Bu süreç, Türkiye’de yasa dışı bahisle mücadele politikalarının ne kadar etkili olduğunu da gözler önüne seriyor.