Karadeniz bölgesinde iklim değişikliği, istilacı zararlılar ve nadir görülen zirai don olayları, son iki yılda fındık üretiminde ciddi rekolte kayıplarına yol açtı. Ulusal Fındık Konseyi (UFK) Yönetim Kurulu Üyesi Sebahattin Arslantürk, 2024 Eylül‑2025 Kasım döneminde ihracatın %53 oranında gerilediğini belirterek, “Geçen yıl 309 bin tonluk iç fındık ihracatı gerçekleşmişti. Bu yıl ise 220 bin ton civarında bir rakam bekliyoruz” diye konuştu.

Bu düşüş, sadece tonaj bazında bir gerileme değil, aynı zamanda fiyatların da yükselmesine neden oldu. Uzmanlar, fındığın kilogram fiyatının 400 lira seviyelerine ulaşabileceğini öngörürken, aynı zamanda ihracat gelirinin toplamda artış gösterebileceğini belirtiyorlar; çünkü yüksek fiyatlar, azalan miktarı dengeleyebilecek bir marj yaratıyor.
Türkiye, dünya fındık üretiminde 744 bin hektarlık alana sahip olarak lider konumda. Pazarın %70’ine yakınını elinde bulundurması, ülkeyi hem ihracat hem de fiyat belirleyicisi hâle getiriyor. Ancak son yıllarda Karadeniz’deki iklim anomalileri, özellikle 2024 yılında görülen yoğun yağış eksikliği ve ani don olayları, ağaçların çiçeklenme ve meyve tutumunu olumsuz etkiledi. Bu durum, rekolte kayıplarının yüzde 30’un üzerini oluşturdu.
Karadeniz bölgesinde artan sıcaklık ortalamaları, böcek popülasyonlarını da tetikliyor. Kokarca, kabuklu zararlı ve çeşitli mantar hastalıkları, ağaçların verimliliğini azaltıyor. Uzmanlar, bu zararlılarla mücadele maliyetlerinin de 2024‑2025 sezonunda %15‑20 artış göstereceğini tahmin ediyor. “İklim değişikliği, sadece üretim miktarını değil, aynı zamanda üretim maliyetlerini de artırıyor” diyor Arslantürk.
Arslantürk, fındık fiyatlarının 200 lira bandından 340 lira seviyesine kadar yükseldiğini, şu anki piyasa koşulunda ise ortalama 300 lira civarında seyredildiğini belirtti. Üreticilerin sabırla beklemesi ve ürünlerini piyasaya indirme konusunda tedbirli davranması gerektiğini vurguladı: “Eğer istediğiniz fiyatı yakalayabilirseniz, hem emanete fındık vermeyecek, hem de ihtiyacınız kadarını piyasaya indireceksiniz.” Bu yaklaşım, arz‑talep dengesinin yeniden kurulmasına yardımcı olabilir.
Tonajda yaşanan %53’lük düşüşe rağmen, ihracat gelirinin 3,5 milyar doların üzerine çıkması bekleniyor. Bunun temel nedeni, kilogram başına yüksek fiyatların toplam gelir üzerindeki olumlu etkisi. Ancak Arslantürk, “İhracat rakamlarımız maalesef geçen yıla kıyasla geride; önemli bir ithalatçının Türkiye’den ürün almayı durdurması bu düşüşün başlıca nedeni” diyerek, pazar çeşitliliğinin önemine dikkat çekti.
Uzmanlar, 2025‑2026 döneminde iklim risklerinin devam edeceğini ve bunun üretimi daha da zorlayabileceğini söylüyor. Ancak, devletin tarım destek paketleri ve yeni kültür koruma önlemleri sayesinde, üreticilerin uzun vadeli planlamalarını sürdürebileceği öngörülüyor. Özellikle yeni dirençli fındık çeşitlerinin geliştirilmesi ve modern sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması, gelecekteki üretim dalgalanmalarını hafifletebilir.
Fındık ihracatındaki %53 düşüş, Türkiye’nin tarımsal ihracat dengelerini yeniden şekillendirecek. Yüksek fiyatların tüketici pazarına yansıması, iç talebi artırabilir; ancak aynı zamanda fiyatların çok yüksek seviyelere çıkması, bazı alıcıların alternatif ürünlere yönelmesine sebep olabilir. Sektör temsilcileri, ihracatın yeniden canlanması için yeni pazarlara açılma stratejileri geliştirmeyi ve mevcut alıcılarla uzun vadeli anlaşmalar yapmayı planlıyor.