GÜNEY Afrika’nın Johannesburg kentinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi’nin sonuç bildirisi, liderler tarafından oy birliğiyle kabul edildi.
Vincent Magwenya – Güney Afrika Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, basın açıklamasında şu ifadeyi kullandı: “Oy birliğiyle kabul yönünde adım adım ilerliyorduk ve artık kabul edilmiş bir zirve bildirgemiz var.
Programda küçük bir değişiklik oldu. Normalde kabul süreci en sonda gerçekleşir, ancak dün gün boyunca, çeşitli ikili görüşmeler sırasında zirve bildirgesinin ilk gündem maddesi olarak kabul edilmesi ve ardından günün geri kalanına geçilmesi gerektiği hissi vardı.”
Bildiri, özellikle dünyanın en ciddi dört çatışmasını vurguluyor: Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Sudan, Ukrayna ve Filistin. Bu maddeler, uluslararası topluluğun barış ve güvenlik konularında ortak bir duruş sergilemesinin önemine işaret ediyor.
G20 liderlerinin bu ortak kararının arkasında, küresel ekonomik istikrar, iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri de bulunuyor. Zirve, sadece siyasi bir platform olmayıp, aynı zamanda ekonomik politikaların koordine edildiği bir forum olarak da kritik bir rol oynuyor.
Magwenya, bildirgenin kabul sürecinin beklenenden daha erken gerçekleşmesinin, liderlerin krizlere hızlı yanıt verme isteğinin bir göstergesi olduğunu belirtti.
Bu karar, bir sonraki G20 zirvesine kadar uluslararası işbirliğinin nasıl şekilleneceği konusunda bir referans noktası olacak. Özellikle çatışma bölgelerinde barışçıl çözüm arayışları ve insani yardım programları, bildirgede yer alan öncelikler arasında yer alıyor.

Johannesburg’daki toplantı, Afrika kıtasının uluslararası diplomasi sahnesindeki artan rolünü bir kez daha gözler önüne serdi. Zirve kapsamında yapılan ikili görüşmeler, sadece çatışma bölgeleriyle sınırlı kalmayıp, ticaret anlaşmaları, enerji güvenliği ve teknoloji transferi gibi geniş bir yelpazede yürütüldü.
Sonuç olarak, G20 liderlerinin ortak bir bildiri kabul etmesi, küresel sorunlara karşı birlikte hareket etme iradesinin bir işareti olarak değerlendiriliyor. Bu gelişme, önümüzdeki aylarda uluslararası ilişkilerde ve ekonomik politikalarda önemli yankılar yaratması muhtemel.