Fatih’in tarihi surları arasında, 2024 yılının bir yaz akşamı Semih Çelik tarafından 19 yaşındaki İkbal Uzuner‘in acımasızca öldürülmesi, şehirde büyük bir infiale yol açmıştı. Cinayet sonrası, gençlerin mezar başında çektiği videoların sosyal medyada dolaşması, kamuoyunda derin bir öfke ve rahatsızlık yarattı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Çocuk Suçları Soruşturma Bürosu, olayın aydınlatılması için geniş çaplı bir soruşturma başlattı ve üç çocuğun (Y.A., Ö.E., Ö.D.) olayla bağlantılı olduğu belirlendi.
Y.A. ifadesinde, “Çok pişmanım. Buralara geleceğimi bilmiyordum, sadece video çektim, zarar vermedim. Video yayılınca linçlendim ve hemen sildim, hesaplarımı kapattım. Gerçekten çok pişmanım” dedi ve gözyaşları içinde özür diledi.
Ö.E. ise, “Ben kesinlikle mezara zarar vermedim, sadece suladım. Milletin damarına bastık, kusura bakmasınlar. İkbal’in mezarını arkadaşlarımız sosyal medyada gördü, ‘gidelim mi’ dedik ve gittik. Pişmanım” şeklinde açıklama yaptı; bu sözler, gençlerin olayın ciddiyetini hafife aldığını düşündüren bir izlenim bıraktı.
Ö.D. ise, “Videoyu çeken kişi hakaret etmiş olabilir, ben hiç hakaret etmedim. Sadece mezar taşını tuttum. Videom üzerinde yapay zekayla oynama yapıp cinsel görünsün diye paylaşmışlar” diyerek, videonun yapay zeka ile manipüle edildiğini iddia etti.
Çocuk Mahkemesi, 18 yaş altı olduğu için gençlerin yasal sorumluluğunu “özel koruma tedbiri” kapsamında değerlendirdi. Savcılık, “mezar ortamının cinsel amaçlı kullanılması, çocukların psikolojik gelişimine zarar vermesi ve toplumsal ahlâkı sarsması bakımından ağır suç teşkil etmektedir” ifadeleriyle, hapis cezası ve rehabilitasyon programı önerdi.
Olayın video klibi, Twitter, Instagram ve TikTok gibi platformlarda milyonlarca izlenmeye ulaştı. Kullanıcılar, “#İkbalİçinAdalet” etiketiyle tepkilerini toplarken, bazıları gençlerin davranışlarını “cinsel içerikli şaka” olarak nitelendirip mahkeme sürecine müdahale etmeye çalıştı. Uzmanlar, sosyal medyada yapay zekâ destekli manipülasyonların gençler arasında artan bir tehlike olduğuna dikkat çekti.

Yetkililer, benzer olayların önüne geçmek amacıyla okullarda dijital okuryazarlık ve etik eğitiminin artırılmasını, sosyal medya platformlarının ise sahte ve manipüle içeriklere karşı daha sıkı denetim uygulamasını vaat etti. Olay, gençler arasında “mezar kültürü” olarak adlandırılan rahatsız edici bir akımın da toplumsal farkındalıkla ele alınması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi.