

Türkiye ve dünyadan iş dünyasının önde gelen isimleri, akademisyenler, bürokratlar ve sektör temsilcileri, 9. İstanbul Ekonomi Zirvesi kapsamında bir araya geldi. Çırağan Sarayı’nın tarihi atmosferi içinde gerçekleşen etkinlik, küresel ekonomi, sürdürülebilirlik, sağlık, otomotiv, enerji, telekomünikasyon, sanayi, finans, eğitim, dijital dönüşüm, girişimcilik ve uluslararası yatırım gibi geniş bir yelpazeyi tek çatı altında topluyor. Zirve, iki gün içinde 30’dan fazla oturum, paneller ve B2B buluşmalarına ev sahipliği yapacak ve yaklaşık 2.000 katılımcıyı ağırlamayı hedefliyor.
İlk oturumda Kuzey Makedonya Maliye Bakanı Gordana Dimitrieska Koçovska dünya düzeninin köklü bir dönüşüm içinde olduğunu vurguladı. “Dünya, jeopolitik risklerin, enerji zorluklarının ve ekonomik şokların yeni bir küresel mimari yarattığı bir noktada” diyerek, mevcut sistemin yeniden şekillenmesi gerektiğini belirtti.
Koçovska, “Bugün ekonomik ve siyasi ilişkiler eşi benzeri görülmemiş bir hızla evrilmektedir” diyerek, küresel tedarik zincirlerinin yeniden yapılandırılması, kamu politikasının büyümeyi yönlendirmedeki artan etkisi ve bölgesel entegrasyonun güçlenmesi konularına dikkat çekti. “Büyüklüğü ne olursa olsun her ülke ekonomik modelini yeniden tanımlama göreviyle karşı karşıyadır.” şeklindeki sözleri, katılımcıların ortak bir çerçevede politika üretmesi gerektiğini işaret etti.
Koçovska, geleneksel ekonomik önlemlerin tek başına yetersiz olduğunu, dayanıklılık, güven ve büyümeyi hızlandıran politikaların kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Ayrıca, “Yeni küresel denge kendiliğinden şekillenmeyecek, vizyon ve cesaret sahibi ülkeler tarafından belirlenecek” diyerek, aktif bir tutumun altını çizdi.
İstanbul Ekonomi Zirvesi Yönetim Kurulu Başkan Vekili Kaan Saltık, son yıllarda bölgesel gerginlikler, COVID‑19 salgını ve küresel tedarik zinciri kırılmaları üzerine değerlendirmelerde bulundu. “Bu dönüşüm sürecine Türkiye’nin de uyum sağlaması gerekiyor” diyerek, jeopolitik konum, genç nüfus ve güçlü sanayi altyapısının avantajlarını öne çıkardı.
Saltık, Türkiye’nin üretim kapasitesini artırarak ve endüstriyel kabiliyetlerini global taleplere göre şekillendirerek, kendi ekonomik modelini küresel dengeleri dönüştüren bir aktör haline getirebileceğini belirtti.
İcra Kurulu Başkanı Abdullah Değer ise, küresel risklerin tek bir ülke ya da sektörün omuzlayabileceği ölçüde olmadığını vurguladı. “Enerjiden temiz teknolojiye, dijitalleşmeden sürdürülebilir kalkınmaya kadar işbirlikleri artık tercihten öte zorunluluk” diyerek, yeşil ekonomi, temiz teknolojiler ve sürdürülebilir finans alanlarında özel bir oturum düzenlendiğini açıkladı.
Zirvede öne çıkan dört temel öncelik şu şekilde özetlendi:
1. Makroekonomik istikrar ve mali sürdürülebilirlik – Kamu maliyesi reformları ve şeffaflık artırımı.
2. Katma değer üreten yatırımlar – Özel sektörde üretken yatırımların desteklenmesi ve Ar‑Ge teşviklerinin genişletilmesi.
3. Dijital ve yeşil dönüşüm – Temiz enerji, dijital altyapı ve sürdürülebilir finans mekanizmalarının geliştirilmesi.
4. Bölgesel entegrasyon ve küresel işbirlikleri – Türkiye’nin jeopolitik konumunu avantaja çeviren ticaret ve lojistik ağlarının güçlendirilmesi.
Katılımcılar, bu çerçevede “Küresel risklerin ortak bir çatı altında ele alınması, yalnızca bir ülkenin ya da sektörün sorumluluğu olmamalı” görüşünü paylaştı.
Zirvenin son oturumunda, uzmanlar ve iş insanları, 2026‑2028 yılları arasında küresel tedarik zincirlerinin yeniden yapılandırılması ve sürdürülebilir büyüme stratejilerinin oturması gerektiğini vurguladı. Özellikle Türkiye’nin coğrafi konumu, genç iş gücü ve dinamik sanayi ekosistemi, bölgesel bir merkez olma yolunda kritik bir rol oynayacak.
Bu bağlamda, İstanbul Ekonomi Zirvesi’nin sadece bir fikir paylaşım platformu değil, aynı zamanda somut politika önerileri ve iş ortaklıkları üretme misyonunu üstlendiği bir ortak akıl buluşması olduğu bir kez daha ortaya kondu.