Trabzon’da doğup büyüyen Merve Bulut, üniversite eğitimini İstanbul’da sürdürmek üzere Trabzon’a gelmiş, ancak çeşitli kişisel sebeplerden eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalmıştı. “Kostüm tasarımı ve dikiş benim tutkumdu,” diyerek, arkadaşlarının tavsiyesine kulak verip tekstil sektörüne adım attı.
6 yıl önce KOSGEB’e (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı) başvuran Bulut, makine desteği sayesinde 2019’da Trabzon şehir merkezinde sadece 50 m² bir atölye açabildi. Bu dönemde hâlâ tek başına, üç makineyle üretim yapıyordu; çalışanı yoktu, iş yükü tamamen kendi omuzlarındaydı.

Pandemi sürecinde, yerel halkın acil ihtiyacına yanıt vermek amacıyla yıkanabilir maske üretimine yöneldi. Bu karar, sadece toplumsal bir sorumluluk değil, aynı zamanda sermaye artışı sağlayan bir dönüm noktası oldu. Maske üretiminin yanı sıra eşofman, mont ve iş yeri kıyafetleri de üretmeye başlayan Bulut, ürün yelpazesini genişleterek daha geniş bir müşteri kitlesine ulaşmaya başladı.
İş hacmi artınca, atölyeyi Arsin Organize Sanayi Bölgesi’ne taşıyarak yaklaşık 3.000 m²’lik bir fabrikaya dönüştürdü. Bu hamle, hem üretim kapasitesini hem de iş gücünü katbekat artırdı; çalışan sayısı 50’ye kadar yükseldi. “Üç makineyle başladım, şimdi bir fabrika yönetiyorum,” diyerek büyümenin getirdiği sorumlulukların farkında olduğunu vurguladı.
2022 yılında ABD’ye ilk ihracatını gerçekleştiren Bulut, “Bir numuneyle fiyat çalışması yaptık, ardından onay geldi” şeklinde süreci anlattı. Ardından Gürcistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Azerbaycan ve Rusya gibi pazarlara açıldı. 2022‑2023 yıllarında ihracat, üretimin %90’ını oluştururken, 2024’te %60’a geriledi; bu da küresel piyasalardaki dalgalanmalara rağmen hâlâ güçlü bir dış ticaret performansı gösterdi.
Bulut, “Türkiye’de bir marka olmak, ardından dünyaya açılmak” hedefini netleştirerek, e‑ticaret platformları ve fiziksel mağazalar aracılığıyla ürünlerini daha geniş kitlelere ulaştırmayı planlıyor. Ayrıca Tunceli, İstanbul ve Muğla gibi bölgelerde fason üretim yaparak kadın girişimcilerin desteklenmesini ve üretim ağının denge içinde büyümesini sağlamak istiyor.
Teknoloji entegrasyonu da vizyonunun bir parçası; “Daha çok inovasyonlu, teknolojinin içinde bir sistem kurmak istiyorum” diyerek, dijital tasarım, otomasyon ve sürdürülebilir üretim tekniklerini iş modeline dahil etmeyi amaçlıyor.
Merve Bulut’un hikâyesi, kısıtlı sermaye, azim ve devlet desteği kombinasyonunun yerel bir atölyeyi uluslararası bir üretim merkezine dönüştürebileceğinin canlı bir örneği. Kadın girişimcilerin ekonomik hayata aktif katılımını teşvik eden bu başarı, özellikle KOSGEB gibi kurumların stratejik desteklerinin ne kadar kritik olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.