Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yayınladığı bir videoda, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) “sürecin içinde” kalması gerektiğini vurguladı. “CHP sürecin içinde olmak zorundadır. Risk almalıdır. Konuya siyaset üstü bakarak elini taşın altına koymalıdır.” diyerek parti yöneticilerine doğrudan bir uyarı gönderdi.

Kılıçdaroğlu, partinin tarihsel misyonunu hatırlatarak, “Birincisi siyaseti temiz tutmak ve hesap sormaktır. Hesap sorabilmek için de hesap vermekten kaçınmamak gerekir.” ifadelerini kullandı. “Hesap vermek her bir CHP’linin namus borcudur.” diyerek, parti içindeki yolsuzluk ve rüşvet iddialarına karşı sıfır tolerans politikası benimsenmesi gerektiğini belirtti. “Derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir.” şeklindeki çağrısı, parti içinde uzun süredir devam eden temizlik tartışmalarına yeni bir boyut kattı.
CHP’nin “Terörsüz Türkiye” sürecine yaklaşımını da eleştiren Kılıçdaroğlu, “CHP, Ortadoğu’da tökezlememizi bekleyen İsrail ve Amerika belasını bertaraf etmek ve devletin âli menfaatleri için sürecin içinde olmak zorundadır.” diyerek, partinin dış politikada daha aktif ve cesur bir rol üstlenmesi gerektiğini savundu. Ayrıca, “Milletimizin CHP’den beklentisi kardeşlik sürecinde öncü olması ve sürece istikamet çizmesidir.” sözleriyle, partinin uluslararası arenada Türkiye’nin çıkarlarını savunacak bir konumda olması gerektiğini vurguladı.
Bu açıklamalar, CHP içinde ve dışında geniş yankı buldu. Parti içinde bazı isimler Kılıçdaroğlu’nun “cesur” tavrını desteklerken, mevcut yönetime yakın bazı milletvekilleri ise bu eleştirileri “parti içi bölünmeye yol açabilecek” şeklinde yorumladı. Siyasi analistlerin çoğu, bu tür bir iç eleştirinin önümüzdeki yerel seçimler ve yaklaşan genel seçimler öncesinde parti dinamiklerini yeniden şekillendirebileceğini belirtiyor.
Özellikle yolsuzlukla mücadele ve barış sürecine aktif katılım konularındaki net mesaj, CHP’nin seçmen tabanında güven kazanması açısından kritik bir adım olarak görülüyor. Kılıçdaroğlu’nun “elini taşın altına koy” çağrısı, parti içindeki disiplinin ve şeffaflığın artırılmasına yönelik bir baskı unsuru olarak algılanıyor.
Kılıçdaroğlu, “Tarihin doğru tarafında yer almak çoğu zaman cesaret ve kararlılık gerektirir.” diyerek, partiye hem geçmişine sadık kalmasını hem de yeni zorluklara karşı cesur adımlar atmasını öneriyor. Bu bağlamda, parti yönetiminin “risk alması” ve “siyaset üstü bakış açısı” geliştirmesi gerektiği mesajı, önümüzdeki ay içinde parti içi bir reform gündemi oluşturabilir.
Sonuç olarak, Kılıçdaroğlu’nun bu kritik mesajı, CHP içinde bir “temizlik ve yön değişikliği” sürecinin fitilini ateşlemiş olabilir. Parti içindeki bu tartışma, Türkiye siyasetinde yeni bir dinamiğin habercisi olarak yakından izleniyor.