Konya’nın bir mahallesinde, eski bir sera gibi kullanılan ama aslında bir garaj olarak inşa edilen alanda, Muammer Kıcıklar (61) 42 yıldır klasik Amerikan otomobilleri restore ediyor. Çocukluk hayaliyle başlayan bu yolculuk, bugün “klasik araba ustası” unvanını taşıyan bir sanat hâline dönüştü.
“Olsun, mutluyum yine de. Araç yetiştiriyorum.” diyerek, seranın sadece bir koruma alanı olduğunu vurguluyor.


Kıcıklar, kaporta, boya, döşeme ve elektrik işlerini tek başına yapıyor. Kombine tabiri, aracın tamamen sökülüp her parçasının ayrı ayrı, özenle onarılması anlamına geliyor. “Benim tarzımda kombine tabiriyle sıfırdan kaporta, boya, döşeme, elektriği yapacak tek kişi yok” diyerek, bu işin ne kadar nadir bir yetenek gerektirdiğini belirtiyor.
Restorasyon süreci aylar, hatta bazı projelerde 18 aya kadar uzayabiliyor. Parçalar yoksa, mevcut parçalar “bozmadan sökülüyor” ve yeniden monte ediliyor. Bu titiz çalışma, klasik araçların orijinal karakterini korurken modern güvenlik standartlarına da uyum sağlıyor.
Rahmetli amcasının arabasının bir özenti olarak başlayan tutku, Kıcıklar’ın askerlik dönüşünden sonra kendi imkanlarıyla bir Amerikan arabası alıp restore etmesiyle gerçek bir işe dönüştü. “Askerden geldikten sonra kendi imkanlarımla Amerikan arabası aldım, restore ettirdim. O günden bu işe bağlandım.” diyor.
Bugün, Konya dışındaki Adana, İstanbul gibi şehirlerde de benzer restorasyonlar yapılabiliyor, ancak “sıfırdan” bir restorasyonu yalnızca Kıcıklar gibi tek bir usta gerçekleştirebiliyor.
Kıcıklar, klasik arabaların sadece bir hobi olmadığını, aynı zamanda ekonomiye ve “gelecek nesle iyi bir teberrük” olarak hizmet ettiğini vurguluyor. “Bu arabaları yaparken, milli ekonomimize katkı sağlıyoruz ve kültürel mirasımızı koruyoruz.” diye ekliyor.
Restorasyon maliyetleri yüksek; 1 milyon TL’nin altında bir Amerikan klasik arabası bulmak zor. Tamamlanmış bir araç ise 3 milyon TL’ye yakın bir fiyatla satılıyor. Bu da işin “ne kadar emek, o kadar kazanç” ilkesini pekiştiriyor.
İlk başta bir garaj olarak inşa edilen bu alan, zamanla “sera” olarak anılmaya başladı. Kıcıklar, “Aracı güneşten, kardan korumak için bir karartı yeridir. Halk bunu sera olarak yorumladı ama ben mutluyum, araçları yetiştiriyorum.” diyor.
Bu mekan, sadece bir depo değil, aynı zamanda restorasyon sürecinin tüm aşamalarının gerçekleştirildiği, tarihî araçların yeni nesillere aktarılmasını sağlayan bir kültür merkezidir.