Kayseri Ticaret Odası (KTO) Kasım Ayı Meclis Toplantısı, KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy’un uzun ve kapsamlı konuşmasıyla başladı. “Enflasyon sadece ekonomiyi değil, toplumsal refahı da tehdit eden bir unsur” diyerek, mevcut ekonomik ortamın ne denli kırılgan olduğunu vurguladı.

Toplantıya KTO yönetim kurulu üyeleri, oda üyeleri ve bölge iş insanları katıldı. Başkan Gülsoy, küresel ekonominin uzun süredir “görülmemiş düzeyde belirsizlik” içinde olduğunu ve bu belirsizliğin jeopolitik riskler, ticaret savaşları, enerji ve gıda arzındaki dalgalanmalar gibi bir dizi faktörle şekillendiğini belirtti. ABD’nin yeni yönetiminin uygulamaya koyduğu korumacı ticaret politikaları, Avrupa’da hâlâ zayıf büyüme görünümü ve Çin’in toparlanma gecikmesi, küresel talebi aşağı çekiyor. Bu dinamikler, uluslararası kuruluşların tahminlerine göre küresel üretimin potansiyel seviyenin altında büyümeye devam edeceğini gösteriyor.
Bu bağlamda Gülsoy, “Ülkeler ve işletmeler yeni ekonomik gerçekliklere göre planlarını yeniden şekillendirmek zorunda” diyerek, işletmelerin maliyet yapılarını, üretim süreçlerini, yatırım politikalarını, tedarik zincirlerini ve pazarlama stratejilerini yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini vurguladı. “Verimliliğe odaklanan, rekabet gücünü artıran ve katma değeri yüksek ürünlere yönelen işletmeler ayakta kalacak” ifadesi, odanın stratejik vizyonunu özetliyor.
Enflasyonun Toplumsal Boyutu
Gülsoy, enflasyonun sadece ekonomik bir sorun olmadığını, aynı zamanda toplumsal ahlak, refah ve gelir adaletini de tehdit eden bir faktör olduğunu tekrar etti. Türkiye’de hammadde fiyatlarındaki oynaklık, enerji maliyetleri ve finansmana erişim sıkıntısı, üretim ve yatırım kararlarını doğrudan etkiliyor. Orta Vadeli Ekonomik Program çerçevesinde alınan politikaların etkilerini yakından takip ettiklerini ve enflasyonla mücadeleyi “sahiplenilmesi gereken bir hedef” olarak gördüklerini belirtti.
Bu süreçte, sıkı para politikasının üretim odaklı iş dünyasını zorladığını, özellikle KOBİ’lerin finansmana erişiminin güçlendirilmesi ve faiz oranlarının makul seviyelere indirilmesinin kritik olduğunu vurguladı. “Yatırım ortamının iyileştirilmesi, öngörülebilirliğin artırılması ve belirsizlikleri azaltan adımlar, sürdürülebilir büyüme için vazgeçilmezdir” şeklinde konuştu.
“Nefes Kredisi” Paketi ve Finansal Destekler
Başkan Gülsoy, 7 Kasım’da yayınlanan Enflasyon Raporu’nda 2025 yılı sonu enflasyon tahmin aralığının %25‑29’dan %31‑33’e yükseltildiğini ve bu artışın politika faizinde olumsuz bir baskı yaratmaması gerektiğini dile getirdi. Bunun için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) öncülüğünde Kredi Garanti Fonu ve bankalarla yürütülen “Nefes Kredisi” paketinin genişletilmesinin büyük önem taşıdığını vurguladı. İlk paket 25 milyar TL iken, ikinci paketle birlikte toplam kredi hacminin 50 milyar TL’ye çıkarılması, KOBİ’lerin kısa vadeli likidite sıkıntılarını hafifletecek bir adım olarak nitelendirildi.
Gülsoy, “Bu paket sayesinde KOBİ’lerimiz üretimlerini sürdürebilecek, istihdamı koruyabilecek ve yeni yatırımlar için gerekli finansmana ulaşabilecek” diyerek, TOBB Başkanı Sayın M. Rifat Hisarcıklıoğlu’na da teşekkürlerini sundu.
Karamsarlığın Üretime Etkisi
Gülsoy, “Karamsar olan ne üretebilir ne de ticaret yapabilir” diyerek, iş dünyasının moral ve motivasyonunun üretim üzerindeki etkisine dikkat çekti. “Dijitalleşme, verimlilik odaklı iş modelleri ve planlı büyüme, bu zorlu dönemde hayati önem taşıyor” ifadeleriyle, firmaların inovasyon ve katma değer yaratma stratejilerine yönelmelerini önerdi.
Toplantının sonunda, KTO’nun 2025 Kasım ayında 187 yeni firma açtığını ve 81 firmanın kapanışla sonuçlandığını açıkladı. Bu rakamlar, bölgesel ekonomik dinamiklerin hâlâ olumlu bir yönde seyrettiğinin göstergesi olarak sunuldu.
Gelecek Vizyonu ve Tavsiyeler
Başkan Gülsoy, önümüzdeki dönemde “verimliliğe odaklanan, rekabet gücünü artıran ve katma değeri yüksek ürünlere yönelen işletmelerin ayakta kalacağı” mesajını tekrar etti. Ayrıca, para politikasının yanı sıra maliye politikaları, yatırım teşvikleri, finansmana erişim mekanizmaları ve yapısal reformların uyum içinde uygulanmasının, fiyat istikrarını ve sürdürülebilir büyümeyi sağlayacağını belirtti. Merkez Bankası’nın faiz düşüş eğiliminin iş dünyası için olumlu bir sinyal olduğuna dikkat çeken Gülsoy, “Finansman maliyetlerinin azalması, üretim, istihdam ve yatırımın sürdürülebilirliği için kritik öneme sahiptir” dedi.
Bu kapsamlı açıklamalar, KTO’nun bölgesel iş dünyasına yönelik stratejik bir yol haritası sunmasının yanı sıra, enflasyonla mücadelede kamu‑özel sektör iş birliğinin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha ortaya koydu.