TBMM Terörsüz Türkiye Komisyonu’nun 18. toplantısında, İmralı’ya heyet gönderilmesi yönünde 32 milletvekilinin oyuyla kabul edilen karar, CHP tarafından açıkça reddedildi. CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, toplantı sırasında yaptığı açıklamada, “İmralı’ya gidişin konuşulacağı bir toplantının milletimizden gizlenerek yapılmasını doğru bulmuyoruz. Partimiz bu ülkeye barışı getirecektir” ifadelerini kullandı ve parti heyet üyesi göndermeyeceklerini duyurdu.
Bu açıklamanın ardından, CHP’li 11 üye toplantı salonundan ayrıldı. Emir, üyelerin ayrılmasına rağmen komisyon çalışmalarının devam edeceğini belirtti.

Parti içindeki tartışmalara yeni bir boyut kazandıran isim ise CHP Nusaybin İlçe Seçim Kurulu ve İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Abdulvehap Akan oldu. Akan, sosyal medyada paylaştığı videoda, “Kürt sorunu olunca CHP çok farklı oluyor. Kürt halkı Nusaybin’de yıllardır emek veriyor, kayyumlara rağmen CHP’ye oy verdi. Ama CHP Kürtlerin hakkına gelince yanımızda durmuyor. Bu sebeple istifa ediyorum.” dedi.
Videonun en dikkat çeken cümlesi ise şu oldu: “Kürt halkını sevmeyen bizi de sevmesin.” Bu söz, parti içinde ve dışarıda geniş yankı buldu. Akan, aynı zamanda ilçe seçim kurulundaki ve İnsan Hakları Komisyonundaki görevlerinden de istifa ettiğini duyurdu.
İmralı kararına verilen bu sert tepki, CHP içinde ikiye bölünmüş bir tablo ortaya çıkardı. Bir kesim, parti liderliğinin barış ve adalet prensiplerine sadık kalması gerektiğini savunurken; diğer kesim, kararın ulusal güvenlik açısından zorunlu olduğunu ve parti içi tartışmanın parti imajına zarar verdiğini öne sürdü.
Abdulvehap Akan’ın istifası, özellikle Kürt bölgelerinde ve insan hakları çevrelerinde büyük ilgi gördü. Bazı yorumcular, bu istifanın parti içinde bir dönüm noktası olabileceğini ve CHP’nin Kürt sorununa yaklaşımının yeniden şekillenebileceğini belirtti.
Öte yandan, CHP’nin İmralı kararına karşı duruşu, muhalefet içinde de farklı tepkilerle karşılandı. Bazı muhalefet partileri, CHP’nin tutumunu “ulusal birliğe zarar verici” olarak nitelendirirken, diğerleri ise parti içindeki demokratik tartışmanın sağlıklı olduğunu vurguladı.
Bu gelişmeler, Türkiye siyasetinde Kürt sorunu ve ulusal güvenlik politikaları arasındaki hassas dengeyi bir kez daha gözler önüne serdi. CHP’nin İmralı kararına karşı tutumu ve Abdulvehap Akan gibi parti içi figürlerin istifaları, önümüzdeki dönemlerde partinin politik stratejisini ve seçmen tabanını nasıl şekillendireceği konusunda önemli ipuçları sunuyor.