Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), finansal istikrarı güçlendirmek ve kredi akışını desteklemek amacıyla yabancı para zorunlu karşılık oranlarını yeniden şekillendirdiğini resmi olarak duyurdu. Bu adım, özellikle bankaların dış kaynaklardan sağladıkları uzun vadeli döviz yükümlülüklerini daha esnek bir çerçeveye oturtmayı hedefliyor.

Döviz mevduat ve katılım fonlarında vadesiz ve 1 aya kadar vadeli hesapların zorunlu karşılık oranı %32’den %30’a düşürülürken, daha uzun vadeli hesaplar için oran %26 olarak belirlendi. Kıymetli maden depo hesapları ise vadesiz ve 1 ay vadeli için %28’den %30’a yükseltildi; uzun vadeli hesaplarda ise yine %26 uygulanacak.
Diğer yabancı para yükümlülüklerinde 1 yıla kadar vadeli hesaplarda oran %21 olarak korundu. Ancak daha uzun vadelerde önemli indirimler yapıldı: 2 yıla kadar %16’dan %10’a, 3 yıla kadar %11’den %8’e, 5 yıla kadar %7’den %3’e indirildi. 5 yıldan uzun vadeli yükümlülüklerde ise zorunlu karşılık oranı %0 olarak uygulanacak.
Yeni oranların tesis yükümlülüğü 16 Ocak 2026 tarihinde yürürlüğe girecek ve bu tarihe kadar mevcut uygulamalar geçerli olacak.
Bu düzenleme, bankaların yabancı para maliyetlerini düşürerek kredi verme kapasitesini artırabilir. Özellikle döviz cinsinden uzun vadeli krediler arayan işletmeler ve yatırımcılar için daha cazip koşullar ortaya çıkabilir. Aynı zamanda, döviz mevduat sahiplerinin faiz getirileri üzerindeki baskı da hafifleyebilir.
Ekonomistler, zorunlu karşılık oranlarındaki bu esnekliğin, kurlardaki dalgalanmalara karşı bir tampon oluşturacağını ve bankacılık sektörünün likidite yönetimini kolaylaştıracağını belirtiyor. Ancak, bazı analistler uzun vadeli %0 zorunlu karşılık uygulamasının, dış borçlanma maliyetlerini çok düşük tutarak riskli kredi büyümesine yol açabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.
TCMB’nin bu adımı, önümüzdeki dönemde para politikası ve kredi genişlemesi arasında denge kurma çabasının bir parçası olarak değerlendiriliyor. Merkez Bankası, ilerleyen aylarda oranların etkisini yakından izleyerek gerektiğinde ek düzenlemelere gitmeyi planlıyor. Piyasa aktörleri ise yeni oranların kesinleşmesiyle birlikte portföylerini yeniden yapılandırma ve risk yönetim stratejilerini güncelleme sürecine girecek.