Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul’un moderatörlüğünde Berlin’de gerçekleştirilen panelde, Mark Rutte NATO’nun mevcut konumunu ve olası bir çatışmayı önleme stratejilerini anlattı. “Bugün size NATO’nun nerede durduğunu ve bir savaş başlamadan önce onu durdurmak için ne yapmamız gerektiğini anlatmak için buradayım. Rusya’nın bir sonraki hedefi biziz.” diyerek, Avrupa’nın savunma zafiyetlerine dikkat çekti.


Rutte, son bir yılda savunma üretiminin belirgin bir artış gösterdiğini, ancak “tebrik etme zamanı” olmadığını belirtti. “Korkarım ki; çok fazla kişi sessizce kayıtsız kalıyor. Çok fazla kişi aciliyet duygusunu hissetmiyor ve çok fazla kişi zamanın bizim lehimize işlediğine inanıyor.” ifadeleriyle, halkın ve politikacıların harekete geçmesi gerektiğini vurguladı. NATO’nun savunma harcamalarının hızla artması ve silahlı kuvvetlerin gerekli ekipmana sahip olması gerektiği konusundaki ısrarını yineledi.
Rutte, Rusya’nın bu yıl “daha da pervasız, umursamaz ve acımasız” bir tutum sergilediğini, ayda yaklaşık 2.900 silahlı insansız hava aracı ürettiğini iddia etti. Bu rakam, Rusya’nın teknolojik olarak ne kadar hızlı bir şekilde yeni saldırı kapasiteleri geliştirdiğini gösteriyor ve Avrupa’nın savunma planlamasını yeniden gözden geçirmesini zorunlu kılıyor.
Panelde sorulan “Ukrayna’da barış anlaşmasının Noel’den önce sağlanması” sorusuna Rutte, “Bunu söylemek zor” yanıtını verdi. ABD öncülüğündeki müttefiklerin yoğun çabalarına işaret ederken, “Ukrayna söz konusu olduğunda, ABD ve Avrupa aynı sayfada buluşacaktır. Başarabiliriz, ama Rusların kabul edeceğinden emin değilim.” şeklinde bir değerlendirme yaptı. Bu görüş, Rusya’nın karşılaşacağı “büyük bir sınav”ı da vurguluyor.
Rutte, ABD’nin ulusal stratejisinde yer alan ve Avrupa’ya yönelik eleştirileri ele alarak, “(Strateji) Aslında Avrupa güvenliğine tam bağlılık, NATO’ya tam bağlılık ve ‘Avrupa‑Atlantik bölgesini ancak birlikte hareket ederek savunabileceğimiz’ gerçeğine tam bağlılığı öngörüyor.” dedi. Bu açıklama, transatlantik iş birliğinin gelecekteki önemine ışık tutuyor.
Bu açıklamalar, NATO’nun hem stratejik hem de operasyonel açıdan yeni bir döneme girdiğini ve üye devletlerin savunma politikalarını acilen yeniden yapılandırması gerektiğini gösteriyor.