Mark Rutte, toplantı sonrası basına yaptığı açıklamada, Rusya’nın Ukrayna halkına ve kritik altyapısına yönelik saldırılarını “gerçek ve kalıcı tehlikeler” olarak nitelendirdi. Rutte, “Rusya, sadece kara ve hava operasyonlarıyla kalmayıp, müttefik hava sahasını ihlal ediyor, siber saldırılar düzenliyor ve deniz altı altyapısını haritalamak için casus gemileri konuşlandırıyor” ifadelerini kullandı.
Bu gelişmeler, NATO’nun Doğu Avrupa ve Karadeniz bölgesindeki savunma planlarını yeniden gözden geçirmesine neden oldu.


Rutte, ABD Başkanı Donald Trump’ın “adil ve kalıcı bir barış” çabalarını “büyük memnuniyetle karşılıyorum” diyerek, ABD’nin çatışma çözümündeki liderliğine destek verdi. Bu destek, NATO’nun ortak savunma stratejisinin temelini oluşturuyor ve Rusya üzerindeki baskıyı artırma hedefiyle uyumlu.
Rutte, “Putin, bizden daha uzun süre dayanabileceğine inanıyor, ancak biz hiçbir yere gitmiyoruz” diyerek, Kremlin’e net bir uyarı yaptı. “Bugün yanıldığının açık bir işaretini daha gördük. Ukrayna’ya verdiğimiz desteği güçlendiriyor ve Rusya üzerindeki baskıyı artırıyoruz” şeklinde devam etti.
Rutte, ayrıca “Rusya’nın gölge filosuna karşı koymak, denizaltı ve siber alanda stratejik önlemler almak” gerektiğini vurguladı.
Rutte, NATO’nun bir savunma ittifakı olduğunu hatırlatarak, “1 milyar insanımızı korumak ve topraklarımızı güvence altına almak için gerekeni yapmaya hazırız ve istekliyiz” dedi. Bu sözler, NATO’nun kolektif savunma ilkesine (madde 5) olan bağlılığını yeniden teyit ediyor.
Sonuç olarak, NATO’nun Rusya’ya karşı artan güvenlik önlemleri, askeri varlıkların yeniden dağıtımı ve siber savunma kapasitesinin güçlendirilmesiyle şekillenecek. Rutte’nin mesajı, ittifakın birliğinin ve kararlılığının uluslararası alanda yeniden pekiştirilmesi anlamına geliyor.