Netanyahu, Abu Ali Express adlı Telegram kanalına verdiği röportajda, ABD yönetiminin Suudi Arabistan’a F‑35 jetleri satışı öncesinde Tel Aviv’e “niteliksel avantajının” korunacağına dair resmi bir teminat sağladığını ileri sürdü. Bu teminatın, İsrail’in bölgedeki askeri üstünlüğünü ve savunma sistemlerini koruma amacı taşıdığını vurguladı.
“F‑35 satışından önce bize sormadılar, ancak satış gerçekleştiğinde Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile görüştüm ve emin oldum,” diyen Netanyahu, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’ın ABD Başkanı Donald Trump’tan istediği her şeyi alamadığını belirtti.

Netanyahu, Suudi Arabistan’ın İsrail ile tam bir normalleşme süreci için bir Filistin devleti kurulmasını şart koştuğunu ifade etti. “Bu, bizim ‘temkinli bir iyimserlik’ gösterdiğimiz bir konu; ancak bir Filistin devleti kurulmadan normalleşmeye izin vermeyeceğiz,” diyerek bölgedeki diplomatik dengelerin karmaşıklığını gözler önüne serdi.
Bu açıklama, ABD’nin Suudi Arabistan’a 300 tank ve F‑35 jetleri dahil geniş bir savunma paketi sunmasıyla aynı döneme denk geliyor; paket 19 Kasım’da Trump yönetimi tarafından onaylanmıştı.
Netanyahu, “ABD’nin F‑35 savaş uçaklarını Türkiye’ye vereceğine inanmadığını biliyorum” diyerek, mevcut durumun “çok uzak bir ihtimal” olduğunu vurguladı. Ancak Türkiye’nin NATO içinde yer alması ve bölgedeki stratejik konumu nedeniyle, **“Türkiye’ye bu tür bir tedarik gerçekleşirse, ABD’nin korumayı taahhüt ettiği niteliksel askeri üstünlüğümüz ciddi şekilde risk altına girer”** şeklinde uyarıda bulundu.
“Her durumda, tavrımız açıktır; ben bunu en net şekilde ifade ettim; bu tür bir tedarik her açıdan bizi tehlikeye atar,” diyerek, olası bir kararın İsrail’in savunma politikalarını nasıl etkileyeceğine dair ciddi bir uyarı yaptı.
Netanyahu ayrıca, Suriye ile yürütülen güvenlik anlaşması müzakerelerine değinerek, “Suriye’nin bizimle bir güvenlik anlaşmasına varma konusunda İsrail kadar, hatta belki daha da fazla çıkarı var” şeklinde bir değerlendirme yaptı. Bu, bölgedeki istikrarın sağlanması için çok taraflı diplomatik çabaların önemine işaret ediyor.
ABD’de New York belediye başkanlığı seçimlerini kazanan Demokrat aday **Zohran Mamdani**nin Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) kararını uygulamayı planladığına dair bir açıklamadan bahseden Netanyahu, “Zohran Mamdani beni tutuklamakla tehdit etse bile yine de New York’a geleceğim” diyerek, uluslararası hukukun ve kişisel güvenliğin sınırlarını irdeledi.
Netanyahu’nun bu açıklamaları, ABD‑İsrail arasındaki stratejik yakınlaşmanın bir yansıması olarak görülürken, aynı zamanda Türkiye‑ABD ilişkilerinin geleceği üzerine belirsizlik yaratıyor. Eğer ABD, Türkiye’ye F‑35 satışı kararı alırsa, bu durum İsrail’in bölgedeki askeri dengeye dair endişelerini artırabilir ve Ortadoğu’da yeni bir gerginlik dalgasına yol açabilir.
Özetle, Netanyahu’nun “tutumlarımızı sertleştireceğiz” uyarısı, hem bölgesel hem de küresel savunma politikalarında yeni bir dönemin habercisi olabilir.