Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, “Dünya genelinde bir milyardan fazla insan obeziteyle yaşıyor ve bu sayının 2030’a kadar iki katına çıkması bekleniyor” şeklinde çarpıcı bir uyarıda bulundu. Obezitenin kalp hastalıkları, diyabet ve bazı kanser türleriyle doğrudan ilişkili kronik bir hastalık olduğu vurgulandı. 2024 yılında obezite 3,7 milyon ölümün doğrudan nedeni olarak kayıtlara geçti ve bu durum sağlık sistemleri ile ekonomiler üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor.

Son yıllarda, diyabet tedavisi için geliştirilen glukagon benzeri peptid‑1 reseptör agonistleri (GLP‑1’ler) obezite tedavisinde de kullanılmaya başlandı. DSÖ, bu yıl eylül ayında GLP‑1’i yüksek riskli gruplar için temel ilaç listesine ekledi. GLP‑1 sınıfı ilaçlar, kilo kaybını destekleyen güçlü bir klinik araç olarak milyonlarca insanın yaşam kalitesini yükseltmeyi vaat ediyor. DSÖ, yetişkinlerde obeziteyi tedavi etmek amacıyla yeni kullanım önerilerini yayınladı ve bu önerilerin uluslararası sağlık politikalarında önemli bir kilometre taşı olduğunu belirtti.
Ghebreyesus, obezite krizinin yalnızca ilaçlarla çözülemeyeceğini, kapsamlı ve yaşam boyu bir bakım gerektirdiğini vurguladı. Yeni yayımlanan kılavuz, üç temel terapi üzerine kurulu bütüncül bir yaklaşım sunuyor:
1. Güçlü Politika ve Sağlıklı Ortamlar: Hükümetlerin obeziteyi önleyici yasalar, vergilendirme ve şehir planlaması gibi politikalarla daha sağlıklı yaşam alanları yaratması.
2. Tarama ve Erken Müdahale: Risk altındaki bireylerin erken tespiti, beslenme danışmanlığı ve fiziki aktivite programlarıyla korunması.
3. Yaşam Boyu Kişi Merkezli Bakım: Obeziteyi yaşayan bireylerin psikolojik, tıbbi ve sosyal ihtiyaçlarını bütüncül bir bakış açısıyla karşılayan, uzun vadeli takip ve destek hizmetleri.
Bu üç adım, ilaç tedavisini destekleyerek obezitenin biyolojik, sosyal ve çevresel yönlerini aynı anda ele almayı amaçlıyor.
DSÖ, yeni önerilerin ülkeler tarafından hızlı bir şekilde benimsenmesini ve ulusal sağlık sistemlerine entegrasyonunu bekliyor. “Obezite bir kriz değil, bir fırsattır; doğru stratejilerle milyonlarca yaşamı kurtarabiliriz” diyerek, politika yapıcıları, sağlık profesyonelleri ve sivil toplum örgütlerini ortak hareket etmeye davet etti. Ekonomik olarak ise, obeziteyle ilişkili maliyetlerin önlenmesi, sağlık harcamalarında uzun vadeli tasarruf sağlayacak ve iş gücü verimliliğini artıracaktır.
Bu kapsamlı yaklaşım, obeziteyi sadece bir bireysel sorun olarak görmekten çıkıp, toplumsal bir sağlık meydan okuması olarak yeniden tanımlamayı hedefliyor.