MOODİST Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen OnlyHR 3. İstanbul Sempozyumu, iş yerindeki psikolojik risklerin verimlilik üzerindeki etkilerini derinlemesine inceledi. Katılımcılar, artan stres, tükenmişlik ve iş‑özel hayat dengesizliğinin çalışanların performansını azalttığını ve şirketlerin uzun vadeli karlılığını tehdit ettiğini vurguladı.

Moodist Hastanesi Medikal Direktörü Prof. Dr. Kültegin Ögel ve Bilim‑Etik Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bedirhan Üstün, “Ruh sağlığına yapılan yatırım, verimlilik olarak geri dönüyor, üstelik katlanarak” şeklinde bir değerlendirme yaptı. İki akademisyen, psikolojik desteğin artık bir tercih değil, kurumsal bir zorunluluk hâline geldiğini belirtti.
Sempozyumda öne çıkan dört temel politika önerisi şunlardı:
1. İş‑özel hayat dengesinin korunması
2. Ruhsal destek almaya yönelik damgalamanın ortadan kaldırılması
3. Çalışanların destek almaya teşvik edilmesi
4. Önleyici kurumsal politikaların geliştirilmesi
Bu önlemlerin çalışan bağlılığını artırdığı, iş gücü kaybını azalttığı ve kurumsal sürdürülebilirliği güçlendirdiği vurgulandı.
Prof. Dr. Kültegin Ögel, son yıllarda özellikle beyaz yakalı çalışanlarda kumar bağımlılığının ciddi bir artış gösterdiğini ortaya koydu. Kumar, stresle başa çıkma yöntemi olarak tercih edilse de, uzun vadede performans kaybına, stresin artmasına ve maddi zararların büyümesine yol açıyor. Uzmanlar, bu sorunun buzdağının sadece görünen kısmı olduğunu ve kurumların bu riski aktif olarak izleyip müdahale etmesi gerektiğini belirtti.
Prof. Dr. Ögel, yapay zekanın ruh sağlığı taramalarında kullanılmasının potansiyelini tartıştı. Doğru sorular sorulduğunda, yapay zeka erken uyarı sinyallerini tespit ederek çalışanların zamanında destek almasını sağlayabilir. Ancak, gizlilik ve etik kuralların korunması gerektiği vurgulandı.
Prof. Dr. Bedirhan Üstün, yapılan araştırmalara dayanarak “her 100 çalışandan en az 20’si depresyona aday” olduğunu açıkladı. Depresyonun hata oranını, üretim kaybını ve çalışan memnuniyetsizliğini artırdığı, aynı zamanda kurumsal itibar ve rekabet gücüne zarar verdiği altı çizildi.
Amerika, Hindistan ve Çin’de uygulanan psikolojik destek programları örnek gösterildi. Bu programlar, çalışanların ruh sağlığını izleyen, stres yönetimi atölyeleri sunan ve gizli danışmanlık hizmetleri sağlayan yapılar içeriyor. Uzmanlar, Türkiye’de de benzer kurumsal sağlık politikalarının hayata geçirilmesi gerektiğini savundu.
Sempozyum, ruhsal iyilik halinin sadece bireysel bir tercih olmadığını, aynı zamanda şirketlerin uzun vadeli başarısı ve rekabet avantajı için kritik bir unsur olduğunu ortaya koydu. Uzmanlar, ruhsal sağlık yatırımlarının maddi getirileri olduğu kadar toplumsal faydaları da olduğuna dikkat çekti.
Ruh sağlığı gerçekten iş verimliliğini etkiliyor. İş yerlerinde stres ve tükenmişlik gibi sorunlar çalışanların performansını düşürüyor. Erken destek almanın dört kat geri dönüş sağladığını öğrenmek çok güzel.