Sigara İçmeden Gırtlak Kanserini Yendi

Afyonkarahisar’ın Çay ilçesinden Ankara’ya uzanan bir mücadele

Adalet Yıldız, 6 ay önce başlayan boğaz ağrısı, ses kısıklığı ve yutma güçlüğü şikayetleriyle bölge hastanesine başvurdu. Yapılan detaylı tetkikler sonucunda 3. evre gırtlak kanseri tanısı konuldu. 35 yıl boyunca günde ortalama 1,5 paket sigara içen Yıldız, hastalığın erken dönemde fark edilmemesinin büyük ölçüde sigara tüketimiyle ilgili olduğunu kabul etti.

Yıldız, Ankara Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi‘ne yönlendirildi ve burada 20 gün önce 7 saat süren bir gırtlak parsiyel cerrahi (gırtlağın bir kısmının cerrahi olarak çıkarılması) gerçekleştirildi. Cerrahi, hastanın ses tellerini ve konuşma yetisini korumaya odaklandı; bu sayede hastanın tamamen sesini kaybetmesi önlendi.

Operasyon sonrası hastane ekibi, geçici nazogastrik hortum takarak yeme ve içme fonksiyonunun desteklenmesini sağladı. Doktorlar, hastanın iyileşme sürecinin beklenenden daha hızlı ilerlediğini ve ses kısıklığının önümüzdeki birkaç gün içinde önemli ölçüde azalacağını belirtti.

‘BUNDAN SONRA KESİNLİKLE SİGARA İÇMEYECEĞİM’ – Hastanın Kararlı Sözü

3 çocuk babası Adalet Yıldız, ameliyat sonrası yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Askerliğimden bu yana 35 yıldır günde 1,5 paket sigara kullandım. Çalıştığım çiftlikte günün her saati sigara içmek bir rutin haline gelmişti. Hastanelerde ‘ölme ihtimaliniz var’ ve ‘kemoterapi öneriyorum’ gibi uyarılar aldım. Ancak burada yapılan parsiyel cerrahi sayesinde sesimi kaybetmedim ve kendimi çok iyi hissediyorum. Bundan sonra kesinlikle sigara içmeyeceğim. Sigara içen herkese bir an önce bırakmalarını tavsiye ediyorum. Çocuklarım, eşim ve ailem beni hayata bağladı, onların desteğiyle bu zor süreci atlattım.”

Eşi Belkız Yıldız da, “28 yıldır evliyiz ve bu süreçte birbirimize sıkı sıkıya destek olduk. Ben sigara içmedim ama eşime bırakması için sürekli teşvik ettim. Artık sigara hayatımızda yok, daha sağlıklı bir yaşam için birlikte adım atıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Uzman Görüşü: Parsiyel Cerrahi Ses ve Konuşma Fonksiyonunu Korumada Kritik

Ankara Atatürk Sanatoryum Kulak Burun Boğaz Kliniği’nden Prof. Dr. Aydın Acar, “Gırtlak kanseri teşhisi konulan hastalarda geleneksel olarak tüm gırtlağın alınması önerilebiliyordu. Ancak ileri görüntüleme ve multidisipliner değerlendirme ile parsiyel cerrahi uygulayarak hastanın ses tellerini koruma şansı artıyor. Bu teknik, özellikle uzun yıllar sigara tüketen hastalarda ses kaybını önleyerek yaşam kalitesini yükseltiyor. Sigara, gırtlak kanseri riskini 10 kat artıran bir faktördür; bu yüzden erken teşhis ve sigara bırakma kampanyaları hayati önem taşır.” şeklinde bilgilendirdi.

Uzmanlar, gırtlak kanseri riskinin %70’inin sigara kullanımına bağlı olduğunu ve Türkiye’de her yıl binlerce yeni vaka kaydedildiğini vurguluyor. Sigara bırakma programlarının yanı sıra, erken tanı taramaları ve parçalı cerrahi yöntemleriyle hastaların hayatta kalma oranları %70’in üzerine çıkabiliyor.

Sağlık Çalışanlarından Uyarı: Ses Kısıklığı Bir Belirti Olabilir

Prof. Dr. Acar, “İki haftalık ses kısıklığı yaşayan hastalar mutlaka bir kulak burun boğaz uzmanına başvurmalı. Bu tip şikayetler genellikle gırtlakta bir tümörün ilk belirtisi olabilir. Erken müdahale, tedavi seçeneklerini genişletir ve hastanın ses fonksiyonunu korur. Sigara içen bireyler bu riski daha yüksek taşıdıkları için daha dikkatli olmalıdır.” dedi.

Adalet Yıldız’ın hikayesi, sigara bağımlılığının ne denli ciddi sonuçlar doğurabileceğini ve doğru tedavi ile hayata yeniden tutunulabileceğini gözler önüne seriyor. Hastanın kararlı tutumu ve aile desteği, benzer durumdaki diğer hastalar için umut kaynağı olarak öne çıkıyor.

Gelecek Planları ve Topluma Mesaj

Şu an itibarıyla Adalet Yıldız, hastalığın etkileriyle mücadele ederken aynı zamanda sigara bırakma kampanyalarına aktif olarak katılmayı planlıyor. Çiftçilik faaliyetlerine geri dönerek, genç çiftçilere sağlıklı yaşam ve sigara bağımlılığının önlenmesi konularında seminerler vermek istediğini belirtti.

Bu tür başarı hikayeleri, toplumun sigara karşı bilinçlenmesi ve sağlık politikalarının güçlendirilmesi açısından kritik bir rol oynuyor.