Suriye’de Mezhepçi Cinayetler Artıyor

Suriye’de Mezhepçi Cinayetler Artıyor
Yayınlama: 10.11.2025
1
A+
A-

Maskeli bir saldırgan, Hıristiyan iki kuzeni öldürdü. Mezhepçi cinayetler ülkeyi tehdit ediyor.



Saldırının Karanlık Gecesi



Katil gece geç vakitte maskeli ve motosikletli bir şekilde ortaya çıktı. Uyarı yapmadan hızla ateş açtı ve sessizce uzaklaştı.

Bu tür cinayetler son aylarda Suriye'nin bazı köşelerinde alışılmış bir hâle gelirken, ülkenin kırılgan birliği de bu intikam saldırıları ve mezhepçi cinayetlerle yıpranıyor.

Hedeflenen Mezhepler ve Yeni Kurbanlar



Geçmişte çoğu hedef, devrik lider Beşar Esad ile aynı mezhepten olan Aleviler olmuştu. Ancak 1 Ekim akşamı düzenlenen saldırıda kurbanlar bu kez Hıristiyan iki kuzen oldu: 39 yaşındaki Vissam ve Şefik Mansur.

Üç arkadaşlarıyla kahve ve sigara eşliğinde sohbet ederken kurşun yağmuruna tutuldular. Saldırı, Suriye'nin batısındaki Humus'un kırsal kesiminde, tepelik bir bölge olan Nasara Vadisi (diğer adıyla Hıristiyanlar Vadisi) yakınında gerçekleşti.

Yerel halk, silahlı saldırganın yakınlardaki bir Sünni köyünden geldiğini bildiriyor.

Vissam'ın tabutunun hemen yanında oturan babası George, yetkililere sert tepki göstererek vadideki Hıristiyanların savunmasız bırakıldığını söyledi:

"Silahlar bizim elimizden alındı ama rakip (Sünni) köyün silahları duruyor. Onlara karşı silah taşımak istiyoruz. Din, sevgi veya barıştan haberleri yok. Bugün Vissam'dı, yarın herkes olabilir."

Vadideki birçok kişi bugünlerde kendini savunmasız hissediyor.

Esad Dönemi ve Mezhep Bağları



Devrilmeden önce birçok Hıristiyan topluluğu Esad'ın yanındaydı; rejim de onları destekliyordu. Vissam, bölgedeki Esad yanlısı bir milis grubunun üyesiydi ve bazıları onun hedef alınmasının bu yüzden olduğunu belirtiyor.

Bu durum, mezhep temelli bir intikam mı yoksa daha geniş bir mezhep cinayeti mi sorusunu gündeme taşıyor. Cevap belirsiz, ancak Vissam’ın eşine Leen bir daha geri dönmeyecek.

Leen cenazede, son bir veda için eşinin tabutunun üzerine eğildi ve sonra bembeyaz bir yüzle yere yığıldı. Kocası ile kuzeninin tabutları defin için götürülürken, bazıları "Hıristiyan kanı değerlidir" diye slogan attı.

Bu bölge halkı, Hıristiyan olmanın yanında artık yeni İslamcı liderliğin kendilerini koruyamayacağı korkusuyla da bir arada yaşıyor.

Hayatta Kalan Tek Şahit ve Gelecek Korkuları



Ekim’deki saldırıdan kurtulan tek kişi, gerçeği öğrenmek istemediğini belirtti. Kaçarken elinden vuruldu ve bileği kırıldı; kimliğini açıklamıyor.

Rejimin devrilmesinden sonra Lübnan’dan Suriye’ye büyük umutlarla gelen 36 yaşındaki bir adam şunları söyledi: "Hepimiz eve döndük, yeni işler kurmak istiyorduk ama güvenlik ve vaatlerin gerçekleştiğini göremiyoruz. En yakın dostlarım öldü. Ülkeyi tekrar terk etmek zorunda kalacağım. Çok sayıda aşırılıkçı grup var, Suriye nereye gidiyor bilmiyorum."

Humus’da bir saatten kısa bir mesafedeki şehirde, neredeyse her gün adam kaçırma ve araçtan ateş açma olayları yaşanıyor.

Alevileri Hedef Alan Diğer Cinayetler



Alevileri hedef alan ve az ses getiren benzer cinayetlerde yetkililerin cılız tepki verdiği öğrenildi. Humus’un sokakları harabe, molozlarla dolu; savaşın izleri her köşede var.

Savaştan sağ kurtulan bazı Aleviler, barış döneminden sağ çıkıp çıkamayacaklarını merak ediyor. Esad döneminde bu mezhebe mensup olmak bir avantaj sağlarken, şimdi durum tamamen değişti.

46 yaşındaki Şaban El Ezzeldin de bu şiddetin bir başka kurbanı oldu. 28 Eylül akşamı dükkanını kapatırken üç kurşunla vuruldu. Katil yine motosikletli, maskeli bir adamdı.

Şaban’ın kardeşi Adnan, "İnsanlar sadece Alevi oldukları için öldürülüyor" diyerek, bölgedeki istikrarsızlığı ve zorunlu göçün tohumlarını ekildiğini vurguladı.

Genç Katliamlar ve Ailelerin Sessiz Çığlığı



14 yaşındaki Ghina, 19 Ağustos'ta evinin balkonunda motosikletli silahlı bir saldırganın açtığı ateşle öldü. Annesi, kızının "çok zeki, okulda başarılı" olduğunu ve gelecekte hukuk okumak istediğini anlattı.

Ghina’nın annesi, "Etrafta kötü insanlar var, isyan tohumları ekiyorlar" diyerek, hedef alınma nedeninin açıkça Alevi olmak olduğunu belirtti.

Bu trajedi, bölgedeki birçok Alevi ailenin evlerini terk etmesine, korkuyla yaşamalarına yol açtı.




Uluslararası Gözlem ve İnsan Hakları



Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), 5 Haziran – 31 Ekim tarihleri arasında Humus’ta en az 40 Alevi’nin öldürüldüğünü raporladı. Ölenler arasında bir öğrenci, bir çiftçi, bir taksi şoförü ve bir öğretmen de vardı.

SNHR’ye göre, bu saldırıların çoğu rejimin eski mensuplarına veya rejimle iş birliği yaptığı düşünülen kişilere yönelik intikam amaçlı eylemler.

Suriye nüfusunun yaklaşık %10’unu oluşturan Aleviler, Esad dönemlerinde orduda, güvenlikte ve istihbarda önemli görevler üstlenmişti; fakat artık risk altında.

Devletin Koruma Sözü ve Gerçekler



Şam hükümeti, yalnızca Sünni çoğunluğunu değil, tüm vatandaşları koruma sözü verdi. Ancak Adalet Bakanı Mazhar el‑Vays’ın, bu yıl başında mezhepsel şiddete karıştıkları belirlenen kişilere dava açılacağını duyurması, hâlâ yeterli bir çözüm sunmuyor.

Mart ayında Esad yanlılarının düzenlediği saldırıdan 1.400’den fazla kişi hayatını kaybetti; Temmuz’da ise Dürzi azınlığını hedef alan bir şiddet dalgası yaşandı.

Bu olaylar, Suriye’de mezhep mozaiğinin bir arada kalabileceği umudunu zorlaştırıyor ve bölgedeki istikrarsızlık riskini artırıyor.

Bir Yorum Yazın


Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.