Kimlik tespitiyle duruşma başladı. Kooperatif davasından tutuklu bulunan Heval Savaş Kaya, avukatları ve bazı tutuklu sanıklarla birlikte mahkemede yer aldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin eski belediye başkanı Tunç Soyer’in eşi Neptün Soyer de izleyici olarak salonda bulundu.
Kaya, “Alt yükleniciye verilen sürenin uzatılması suç değildir” diyerek savunmasına başladı. 2019 Temmuz’da İzbeton Genel Müdürü olarak göreve başladığını, 2024 yerel seçimleri sonrasında istifa ettiğini ve savcılığın kendisine yönelik iki ayrı soruşturmayı kötü niyetli iç denetim raporlarına dayandırdığını belirtti. Kaya, “Süre uzatımı sözleşmeye aykırı değildir, hukuka uygundur” ifadesiyle iddiaları çürütmeye çalıştı.
“Büyükşehir Belediyesi bize yer göstermezse biz de taşerona yer gösteremeyiz” sözleriyle belediyenin süreçteki eksikliği ve sorumluluğunu vurguladı.

Hakimin, kilit parke alımına ilişkin teslimin yapılmadığı ve yersiz ödemelerle ilgili soruşturması üzerine Kaya, “O detaylarda bilgi sahibi olmam mümkün değildir” dedi. “Taşların eksik olduğu iddiaları gerçek dışıdır; asıl sahip Büyükşehir Belediyedir. Taşı isteseniz de yok edemezsiniz” açıklamasını yaptı. Ayrıca, mermer döşeme sırasında kaçırılan 5‑10 adet kırık taşın, toplam maliyeti çok az olduğunu ekledi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ihale işlerinden sorumlu yöneticisi B.B., “Müdürlük olarak görevimiz ihale talebi geldikten sonra maliyet hesabı yapıp süreci tamamlamaktır” diyerek, ödemeler ve kontroller konusunda sorumluluğu reddetti. İhale sürecinin tamamen belediye tarafından yönetildiğini ve “İhaleyi kısmi teklife açmak ise idarenin kararıdır” ifadesiyle sürecin şeffaf olduğunu savundu.
İzbeton’da asfalt uygulama şefi ve kontrol heyeti üyesi C.A., “Dertlerimiz siyasiydi, biz ezildik” diyerek, denetçilerin hatalı ve kasıtlı hareket ettiğini iddia etti. Karayolları Teknik Şartnamesi’ne uygun denetim yapılmadığını, hazırlanan savunmanın dikkate alınmadığını ve çalışanların siyasi bir savaşın kurbanı olduğunu vurguladı.
Sanıkların dinlenmesinin ardından duruşmaya öğle arası verildi. Bu süreç, belediye‑taşeron ilişkilerindeki şeffaflık ve siyasi etkileşimlerin yeniden sorgulanmasına yol açabilir.