Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Para Politikası Kurulu toplantısında bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını %39,5‘ten %38‘e indirdi. Bu karar, yıl içinde uygulanan sıkı para politikasının devam ettiğini ve enflasyonla mücadelede ek adımlar atıldığını gösteriyor.


Kurul aynı zamanda gecelik vadeli borç verme faiz oranını %42,5‘ten %41‘e, gecelik vadeli borçlanma faiz oranını ise %38‘den %36,5‘e indirdi. Bu indirimler, likidite maliyetini düşürerek piyasaların istikrarını desteklemeyi hedefliyor.
Geçmiş Faiz Dönemleri
Merkez Bankası, 23 Ocak 2025 tarihinde faiz oranını %47,5’ten %45’e, 6 Mart 2025 tarihinde %45’ten %42,5’e, 17 Nisan 2025 ara kararıyla %42,5’ten %46’ya yükseltmiş, 19 Haziran 2025 toplantısında %46 seviyesinde sabit tutmuş ve 24 Temmuz 2025 tarihinde %46’dan %43’e indirmişti. Ardından 11 Eylül 2025 tarihinde %43’ten %40,50’ye, 23 Ekim 2025 tarihinde ise %40,50’den %39,50’ye düşürülmüştü. Bu yol haritası, faiz politikalarının enflasyon dinamiklerine göre esnek bir biçimde ayarlandığını gösteriyor.
TCMB’nin Açıklamaları
Kurul, açıklamasında şunları belirtti: “Kasım ayında tüketici enflasyonu gıda fiyatlarındaki gelişmelerle beklenenden düşük gerçekleşmiştir. Enflasyonun ana eğilimi eylül ayındaki artıştan sonra ekim ve kasım aylarında bir miktar gerilemiştir. Üçüncü çeyrekte dönemlik büyüme öngörülenden yüksek gerçekleşmiştir. Son çeyreğe ilişkin öncü göstergeler talep koşullarının dezenflasyon sürecine verdiği desteğin sürdüğüne işaret etmektedir. Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları iyileşme işaretleri göstermekle birlikte dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir.”
Merkez Bankası, fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı para politikası duruşunu sürdüreceğini ve kur, beklenti kanalları üzerinden dezenflasyon sürecini güçlendireceğini vurguladı. Politika faizine ilişkin adımlar, enflasyon gerçekleşmeleri, ana eğilim ve beklentiler göz önünde bulundurularak ara hedeflerle uyumlu biçimde belirlenecek.
Piyasalara Etkisi ve Analiz
Uzmanlar, faiz indiriminin kısa vadeli kredi maliyetlerini azaltarak işletme sermayesi ihtiyacını hafifleteceğini ve döviz piyasasında geçici bir rahatlama sağlayabileceğini belirtiyor. Ancak, enflasyonun hâlen yüksek seyretmesi, gelecekteki toplantılarda faizlerin yeniden yükselme riskini de beraberinde getiriyor. Bu bağlamda, TCMB’nin “ara hedeflerle uyumlu” yaklaşımı, enflasyonun istenen seviyelere ulaşması durumunda faiz politikasının yeniden gözden geçirileceği anlamına geliyor.
Sonuç olarak, TCMB’nin yıl sonu faiz kararı, mevcut makroekonomik göstergelere göre dikkatli bir dengeyi yansıtıyor ve önümüzdeki dönemde para politikası yönünün nasıl şekilleneceği merakla bekleniyor.