Trump, Çarşamba günü sosyal medyada paylaştığı bir mesajla programı tanıttı. “Bu kart, geçmişleri incelenmiş uygun konumdaki herkese doğrudan vatandaşlık yolu açacak” diyerek, “Harika Amerikalı şirketlerimiz nihayet paha biçilmez yeteneklerini ellerinde tutabilecekler” ifadesini kullandı.

Altın Kart, resmi internet sitesinde “ABD’ye önemli katkı sağlayacak yatırımcı ve profesyonellere hızlı oturum izni” vaat ediyor. Başvuru sahibinin, ABD’ye “önemli ölçüde fayda sağlayacağının kanıtı” olarak 1 milyon dolar ödemesi bekleniyor. Şirketler, bu vize ile işe alacakları çalışanları sponsorlamak istediklerinde ek olarak 2 milyon dolar ödeyecekler.
Programın bir alt seviyesi olan “Platin Kart” ise 5 milyon dolarlık bir yatırım karşılığında sunulacak ve özel vergi avantajları sağlayacak. Vize başvurusu için geri ödenmeyecek 15 bin dolarlık bir işlem ücreti alınacak. Bu rakamlar, mevcut ABD göçmen politikalarına göre oldukça yüksek bir bariyer oluşturuyor.
“Altın Kart, özellikle üst düzey profesyonelleri hedefliyor” diye ekleyen Trump, bu adımın “ülkemizde göçmenleri sınır dışı etmeye harcanan kaynakları daha verimli kullanmamıza yardımcı olacağını” belirtti.
Program, 2025 Şubat ayında duyurulmasından bu yana yoğun eleştirilerle karşılaştı. Demokrat parti mensupları, “zenginlerin haksız yere kayırılması” ve “göçmen politikalarının iki katmanlı bir sistemle adaletsizleştirilmesi” riskini dile getirdi. Bazı eleştirmenler, bu tür bir vize sisteminin sosyal eşitsizlikleri derinleştirebileceğini savunuyor.
Öte yandan, bazı iş dünyası temsilcileri ise “ABD’nin rekabet gücünü artıracak, yüksek nitelikli yabancı yatırımcıları çekebilecek” bir adım olarak görüyor. Özellikle teknoloji ve sağlık sektörlerinde, büyük sermaye ve uzmanlık gerektiren projelerin bu kart sayesinde hızla hayata geçebileceği öngörülüyor.
Altın Kart programının yanında, Trump yönetimi “sosyal medya geçmişi” talep eden yeni bir turist vizesi önerisini de masaya koydu. Bu öneriye göre, ESTA başvurusunda bulunanların son beş yıla ait sosyal medya hesaplarını sunmaları gerekecek. İngiltere, Japonya, Avustralya ve benzeri ülkelerden gelen turistlerin, 90 gün içinde ABD’ye vizesiz giriş hakkı bu yeni kural ile sınırlanabilir.
Bu öneri, “ABD’ye gelen turist sayısında ciddi bir düşüşe yol açıp açmayacağı” sorusunu gündeme getirdi. Trump, “Yanlış kişilerin ülkemize girmesine izin vermediğimizden emin olmak istiyoruz” diyerek, bu politikanın güvenlik açısından önemli olduğunu vurguladı.
Altın Kart’ın uzun vadeli ekonomik etkileri hâlâ belirsiz. Bazı ekonomi uzmanları, yüksek yatırım tutarlarının kısa vadede istihdam ve vergi gelirlerine olumlu yansıyabileceğini, ancak toplumsal algının ve eşitsizlik hissinin uzun vadede politik gerilimlere yol açabileceğini öne sürüyor. Ayrıca, 2026’da gerçekleşecek olan iki ülke arasındaki Dünya Kupası organizasyonu, Kuzey Amerika’ya turist akını beklenirken, bu tür sıkı vize koşullarının turizm sektörünü nasıl etkileyeceği merak konusu.
Altın Kart programı, ABD’nin göçmen politikalarını yeniden şekillendirme çabalarının bir parçası olarak görülüyor. Bu adım, hem ekonomik büyümeyi desteklemek hem de ulusal güvenliği artırmak amacını taşıyor, ancak toplumsal kutuplaşmayı derinleştirme riski taşıdığı için ilerleyen dönemde politik ve hukuki tartışmalara neden olması muhtemel.
Zenginlere vatandaşlık yolu açmak doğru değil. Bu ülkede yaşayanların sorunları çözülmeli önce.