Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “IMF tahminlerinin gerçekleşmesi halinde Türkiye, dünyanın 16. büyük, Avrupa’nın ise 4. büyük ekonomisi olacak” diyerek büyük bir hedefi kamuoyuna ilan etti. Bu açıklama, ülkenin uzun vadeli büyüme stratejisinin ne kadar iddialı olduğunu gösteriyor.


Yılmaz, 5. Finansın Geleceği Zirvesi’nde, küresel ticaretin daralmaya başladığını ve bu ortamda Türkiye ekonomisinin dayanıklılığının test edildiğini vurguladı. Enflasyonun hâlen hedeflenen seviyenin altında kaldığını, dezenflasyon sürecinin ise 44 puandan fazla bir düşüşle ilerlediğini belirtti. Bu çerçevede, 2025 sonunda kişi başına milli gelirin 1,5 trilyon doları aşması hedefinin, yüksek büyüme ve düşük enflasyonun bir arada yönetilmesiyle mümkün olacağına işaret etti.
Türkiye’nin merkez bankası rezervlerinin güçlü bir temele oturduğunu söyleyen Yılmaz, “Ülkemizde 300 milyar dolar seviyesinde bir yastık altı altın var” ifadesiyle, ulusal varlıkların çeşitlendirilmesinin önemine değindi. Bu büyük altın rezervi, dış şoklara karşı bir tampon görevi görerek, para biriminin istikrarını destekliyor.
2024 yılında 33 şirketin halka arz edildiğini hatırlatan Yılmaz, bu şirketlerin toplam 57,3 milyar lira kaynak sağladığını, 2025 itibarıyla ise 17 yeni şirketin halka arzıyla 43,1 milyar lira ek fon toplandığını bildirdi. Bu durum, yerli sermaye piyasalarının derinleştiğini ve yatırım ortamının giderek daha çekici hale geldiğini ortaya koyuyor.
Yılmaz, EFT sisteminin günlük ortalama 3 trilyon liralık işlem hacmine ulaşmasının yanı sıra, FAST sisteminin 2024 yılında günde 12,6 milyon işleme çıkmasıyla ülkenin ödeme altyapısının dijital dönüşüm sürecinde önemli bir adım attığını vurguladı. Bu gelişmeler, hem yerel hem de uluslararası ticarette rekabet avantajı sağlamaya yönelik stratejik bir hamle olarak görülüyor.
Sonuç olarak, Cevdet Yılmaz’ın açıklamaları, Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda hem bölgesel hem de küresel ölçekte ekonomik konumunu yeniden tanımlamaya yönelik kapsamlı bir planın parçası olarak değerlendirilebilir. Bu plan, yüksek büyüme hedefi, güçlü rezerv politikası ve dijital finansal altyapının entegrasyonu üzerine kurulmuş durumda.