Cevdet Yılmaz, Türkiye'nin enerji dönüşümü politikasını kalkınma stratejisinin merkezine koyduğunu belirtti.
Enerji Dönüşümü Açıklamaları ve COP30 Zirvesi
Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Cevdet Yılmaz, "Türkiye olarak enerji dönüşümünü kalkınma stratejimizin
merkezine yerleştiriyoruz" diyerek, ülkenin uzun vadeli sürdürülebilirlik hedeflerini vurguladı.
Enerji dönüşümü politikalarının yalnızca çevresel faydaları değil, aynı zamanda
makroekonomik istikrar üzerindeki olumlu etkileri de bulunduğunu sözlerine ekledi.

Yılmaz, Brezilya’nın Belem kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 30. Taraflar Konferansı (COP30) kapsamında gerçekleştirilen “COP30 Liderler Zirvesi”nin ikinci gününde "Enerji Dönüşümü" temalı oturuma katıldı. Oturumda,
yenilenebilir enerjinin kurulu güç içindeki payını %60’a çıkarmak hedefinin detaylarını paylaştı ve bu hedefin ulaşılması için izlenen yol haritasını anlattı.
Yılmaz,
NSosyal hesabından yaptığı açıklamada, "Küresel ölçekte artan enerji talebini karşılarken güvenli, erişilebilir ve sürdürülebilir bir enerji arzının ancak bütüncül bir yaklaşımla sağlanabileceğini" vurguladı. Bu çerçevede
enerji verimliliği, teknoloji yatırımları ve kaynak çeşitliliği ile dışa bağımlılığın azaltılması gerektiğini belirtti.
"Hükümetlerimiz döneminde, yenilenebilir enerjinin kurulu güç içindeki payını %60’a çıkardık. Önümüzdeki yıllarda
güneş ve rüzgar kapasitemizi dört katına çıkaracak, düşük karbonlu üretimi destekleyecek ve yeni nesil teknolojileri odak noktamıza alacak daha iddialı bir enerji vizyonunu uygulamaya devam edeceğiz" şeklindeki mesaj, Türkiye’nin 2035 hedefleriyle uyumlu olarak hazırlanmış bir yol haritasını işaret ediyor.
Yılmaz ayrıca,
hidrojen stratejisi, enerji verimliliği programları ve yeni teknolojilere yapılan yatırımlarla
adil, düzenli ve kapsayıcı bir enerji dönüşümünü mümkün kılan güçlü bir altyapı oluşturduklarını dile getirdi. Bu altyapının, hem yerli üretimi hem de uluslararası işbirliklerini güçlendirecek nitelikte olduğu vurgulandı.
Enerji dönüşümüne verilen bu bütüncül yaklaşım, Türkiye’nin
iklim hedefleri ile
ekonomik büyüme arasındaki dengeyi koruyarak, enerji ithalatına bağımlılığı azaltmayı ve yerli üretimi artırmayı amaçlıyor. Uzmanlar, bu politikanın sürdürülebilir bir gelecek için kritik bir adım olduğunu ve küresel enerji piyasalarında Türkiye’nin rekabet gücünü artıracağını belirtiyor.
Sonuç olarak,
enerji dönüşüm vizyonu sadece çevresel bir zorunluluk değil, aynı zamanda
ekonomik bir fırsat olarak konumlandırılıyor. Türkiye, önümüzdeki dönemde yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırarak, bölgesel bir enerji lideri olma yolunda ilerlemeyi hedefliyor.