Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu, Türkiye’nin katılım bankacılığında aktif bir politika izlediğini vurgulayarak, “Katılım finans alanında faaliyet gösteren şirketlerin İstanbul’dan bölgeye hizmet vermesini istiyoruz.” dedi.
Dağlıoğlu, “Yeni Ufuklar: Müslüman Çoğunluklu Toplumların Ötesinde Küresel Piyasalarda İslam Ekonomisi” temasıyla dördüncüsü düzenlenen AlBaraka Zirvesi’nde konuştu.

Bu zirve, katılım finansının küresel ölçekte nasıl konumlandığını ve Türkiye’nin bu alandaki potansiyelini tartışmak için önemli bir platform oluşturuyor.
Türkiye’de bankacılık sektörü varlıklarının büyüklüğü yaklaşık bir trilyon dolar seviyesine yaklaştı. Bu toplamın yüzde 8’i katılım bankaları tarafından kontrol ediliyor. Bu oran, sektördeki büyümenin sürdürülebilirliği açısından kritik bir gösterge olarak değerlendiriliyor.
Dağlıoğlu, Türkiye’de sukuk (İslami tahvil) ihraçlarının piyasa toplamının yüzde 12’sine tekabül ettiğini belirtti. Bu rakam, hem yerli hem de yabancı yatırımcıların İslami finans araçlarına olan ilgisinin artmasını yansıtıyor.
Türkiye Varlık Fonu’nun sukuk piyasasında aktif olduğunu ve bu alanda sermaye piyasalarını derinleştirmeye odaklandığını vurgulayan Dağlıoğlu, “Potansiyeli ve önemi göz önünde bulundurulduğunda, fonun bu alandaki yatırımları stratejik bir öncelik taşıyor.” dedi.
Borsa İstanbul’da toplam 350 milyar dolarlık piyasa değerinin yaklaşık yüzde 30’u katılım endeksindeki şirketler tarafından oluşturuluyor. Bu oran, katılım finansının yerel piyasalardaki ağırlığını gösteren önemli bir veri olarak öne çıkıyor.
Dağlıoğlu, üç yıl önce hazırlanan ulusal stratejinin bir kısmının hayata geçirildiğini, bir kısmının ise mevzuat değişiklikleri nedeniyle meclisin takvimine bağlı olarak beklediğini belirtti. “Önümüzdeki yıllar için yeni bir strateji hazırlıyoruz ve katkı sağlamak isteyen herkesin desteğine açığız.” şeklinde konuştu.
İstanbul Finans Merkezi’nin, Türkiye’nin finansal hizmet ihracatını teşvik etme hedefiyle kritik bir rol oynadığını hatırlatan Dağlıoğlu, şirketlerin kurumlar vergisi indirimleri ve çeşitli teşviklerden faydalanabileceğini hatırlattı.
“Türkiye, Orta Asya, Orta Doğu ve Avrupa ile derin tarihsel, kültürel ve ekonomik bağlara sahiptir. İstanbul hâlihazırda üretim, lojistik ve bölgesel yönetim merkezi konumunda. Katılım finans kuruluşlarının bu bölgelere ulaşmak için Türkiye’yi bir merkez olarak konumlandırabileceğini düşünüyoruz ve bunu destekliyoruz.” ifadesi, bölgesel entegrasyon vizyonunu ortaya koyuyor.
Katılım finansın küresel finans sistemindeki payının yalnızca yüzde 1’in biraz üzerinde olduğunu vurgulayan Dağlıoğlu, “Küresel hacim büyümezse ülkeler kendi içinde sınırlı kalır.” diyerek büyüme potansiyeline işaret etti.
AlBaraka Zirvesi’nin İstanbul’da süreceği ve gelecek yıl mayıs ya da haziran ayında yeniden düzenleneceği duyuruldu. Bu etkinlik, katılım finansının gelişim yol haritasını şekillendirecek bir diğer önemli adım olacak.