
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Beyaz Saray’da bir saatten fazla süren yoğun bir çalışma toplantısı yürüttü. Toplantının en çarpıcı anı, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Şara ve ABD Başkanı Donald Trump arasındaki tarihî görüşme oldu; bu, iki liderin bir araya gelerek “tarihte ilk kez” bir anlaşmaya varması anlamına geliyordu.

Suriye Dışişleri Bakanlığı, zirve sonrası sosyal medya üzerinden yaptığı resmi açıklamada, PKK/YPG’nin Şam yönetimine entegrasyonu kapsamında “10 Mart Anlaşması”nın uygulanmasına yönelik net bir yol haritası belirlendiğini duyurdu. Açıklamaya göre, “Kurumların (SDG ile Şam yönetimi) entegrasyonu ve ulusal güvenliğin güçlendirilmesi sürecinde, Suriye Demokratik Güçleri (SDF) Suriye Arap Ordusu’na (SAO) entegre edilecek” denildi.
Ayrıca, “Mazlum Kobani” kod adlı terörist Mazlum Abdi Şahin ile imzalanan anlaşmanın, bölgedeki militan grupların silahsızlandırılması ve toplumsal yeniden entegrasyonu için bir temel oluşturacağı vurgulandı.
Başkan Trump, Suriye’nin yeniden inşası ve kalkınma sürecine ABD’nin “tam destek” vermeye hazır olduğunu ilan etti. Bunun yanı sıra, ABD’nin “Sezar Yasası” kapsamında uygulanan yaptırımların kademeli olarak kaldırılacağı ve bölgedeki İsrail‑Suriye güvenlik anlaşması için de destek sağlanacağı bildirildi. Bu adımlar, Suriye ekonomisinin canlanması ve uluslararası yatırım akışının yeniden yönlenmesi açısından kritik bir öneme sahip.
Bu karar, bölgedeki güvenlik dengelerini yeniden tanımlarken, AB ve Rusya’nın da yakından izlediği bir gelişme olarak kayıtlara geçti. Analistler, PKK/YPG’nin resmi yapıya entegrasyonunun, Suriye’nin iç savaş sonrası istikrarına katkı sağlayabileceğini, fakat aynı zamanda “terörle mücadele yöntemlerinde yeni tartışmalara yol açabileceğini” belirtiyor.
Özellikle Türkiye için bu adım, sınır güvenliğinin güçlendirilmesi ve Suriye‑Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi yönünde önemli bir sinyal niteliği taşıyor. Ancak, muhalif gruplar ve insan hakları örgütleri, bu entegrasyon sürecinin şeffaflık ve denetim mekanizmaları olmadan uygulanmasının riskli olabileceği uyarısında bulundu.
İlerleyen haftalarda, Türkiye, Suriye ve ABD’nin ortak çalışma komisyonlarının kurulması ve mekanizmaların somut adımlara dönüştürülmesi bekleniyor. Uzmanlar, bu sürecin başarılı olması halinde, “Bölgesel istikrarın yeniden tesis edilmesi, ekonomik canlanma ve mülteci akışının kontrol altına alınması” gibi olumlu sonuçlar doğurabileceğini öngörüyor.
Bu kritik gelişme, hem bölgesel hem de küresel politika gündeminde yeni bir sayfa açarken, uluslararası ilişkiler uzmanlarının da yakından takip ettiği bir süreç haline geldi.