Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, Naz Örme Kumaş ve Tekstil Sanayi A.Ş. ile Fame Tekstil A.Ş.‘nin iflasına aynı gün itibarıyla hükmetti. Kararda, konkordato komiser heyetinin görevine son verildiği ve dosya kapsamındaki tüm tedbirlerin kaldırıldığı belirtildi. Mahkeme, iflas tasfiyesinin “adi tasfiye” usulüne göre yürütülmesine karar verdi.

1996 yılında kurulan Naz Örme Kumaş, 45 örme makinesi ve aylık 800 bin kilogram üretim kapasitesiyle Türkiye’nin en büyük örme kumaş üreticileri arasında yer alıyordu. 10 bin metrekarelik tesisinde H&M, Zara, Marks & Spencer, Pimkie, Next ve Miss Etam gibi dünya devlerinin tedarik zincirinde bulunuyordu. Şirket, uzun yıllar boyunca Türkiye hazır giyim sektörünün kritik kumaş sağlayıcılarından biri olarak öne çıkmış, yıllık 15 milyar TL civarında ihracat geliri elde etmişti.
1992’den beri faaliyet gösteren Fame Tekstil, aylık 300 bin adet hazır giyim üretim kapasitesine sahipti. Hem yerli hem de yabancı markalar için uzun yıllardır üretim yapan firma, özellikle denim ve dış giyim segmentlerinde güçlü bir konuma sahipti. Şirketin yıllık cirosu yaklaşık 20 milyar TL seviyesindeydi ve 1.200’den fazla çalışanı istihdam ediyordu.
İflas kararları, Türkiye tekstil ihracatının %2,5’ine tekabül eden iki büyük üreticinin kaybı anlamına geliyor. Uzmanlar, bu durumun özellikle orta ölçekli tedarik zinciri firmaları üzerinde baskı yaratacağını ve hammadde tedarikçileri ile lojistik firmalarında gecikmelere yol açabileceğini belirtiyor. Ayrıca, büyük markaların alternatif tedarikçi arayışına girmesiyle kısa vadede fiyat dalgalanmaları bekleniyor.
Naz Örme Kumaş ve Fame Tekstil toplamda yaklaşık 2.200 çalışanıyla istihdam sağlıyordu. İflas sürecinde çalışanların bir kısmının işsizlik maaşı alması beklenirken, devletin istihdam destek programlarından faydalanma ihtimalleri de gündemde. Tekstil sektöründeki diğer firmalar ise artan rekabet koşullarıyla birlikte dijitalleşme ve sürdürülebilir üretim yatırımlarına yönelerek riskleri azaltmaya çalışıyor.
Bu gelişmeler, Türkiye’nin tekstil ihracatının geleceği ve istihdam politikaları açısından kritik bir döneme işaret ediyor.