Cemalettin Kani Torun (Bursa), “Türkiye, aciz bir devlet değildir. Türkiye, sınırlarına veya bağımsızlığına karşı her türlü saldırıyı bertaraf edecek güçtedir.” diyerek ülkenin savunma kapasitesine dikkat çekti. Bu sözler, yaklaşan 2026 bütçe görüşmelerinin stratejik bir çerçeveye oturtulması amacıyla dile getirildi.

İdris Şahin (Ankara), adaletin “bütçe meselesi değil, irade meselesi” olduğunu vurgulayarak, “Adil olmak için paraya ihtiyaç yok fakat para için adil olmak gerekir” sözleriyle mali politikaların etik boyutuna işaret etti. Şahin, 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 9 yıl geçtiğini hatırlatarak, KHK’ların sosyal ölüme yol açtığını ve “Adaleti, huzuru, refahı herkes için talep etmemiz” gerektiğini dile getirdi.
Ekonomik temellerde adalet eksikliği olduğunu, bunun dış politika ve gündelik yaşamda da hissedildiğini belirten Şahin, “Adalet olmadan sürdürülebilir bir kalkınma mümkün değildir” şeklinde bir sonuç çıkardı.
Birol Aydın (İstanbul), adaletin “bol sıfırlı” paralarla ölçülemeyeceğini, “saray” gibi sembolik yapıların adaleti temsil edemeyeceğini ifade etti. Son on yılda 3 milyon kişinin terör suçlamasıyla soruşturulduğunu, hâlen 430 bin kişinin cezaevinde, benzer sayıda dosyanın ise hâlâ yargı önünde beklediğini belirtti. Bu çarpıklıkların toplumsal güveni zedelediğini söyleyen Aydın, “Haksız tutuklamalar” ifadesini kullanarak iktidarı uyardı: “Sizin adınız ‘iktidar’, partinizin adı ‘adalet’ olmalı; ancak elinizdeki güçle adalet çığlıklarına bigane kalmamalısınız.”
Torun, “Terörsüz Türkiye” sürecine değinerek, ülke ve bölge genelindeki tüm çatışmaların çözüm anahtarı olabilecek örnek bir sürecin içinde olduğumuzu vurguladı. Bu vizyonun bir parçası olarak Suriye’de kalıcı bir barışa ulaşılması gerektiğini, bunun için güçlü bir toplumsal sözleşme, kapsayıcı bir anayasa ve SDG (Suriye‑Türkiye Diyalog Grubu) ile varılan mutabakatın hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti.
Şam ile SDG arasındaki temasların sürdüğünü, diplomatik diyalogların hiç kopmadığını ifade eden Torun, “Türkiye, ezberleri bozduğumuz, tarihi eşikleri atladığımız bir dönemde güvenilir ara bulucu olmalı” dedi.
Torun, Suriye’nin kalıcı çözümünün, her bölgeyi kapsayan, farklılıklarına saygı gösteren üniter bir yapı ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesiyle mümkün olacağını savundu. İl bazında yerel otoritelerin, eğitim, sağlık ve güvenlik hizmetlerinin seçilmiş yöneticilere bağlı olduğu bir modelin, sadece Kamışlı ya da Haseke’de değil, Lazkiye ve Süveyda’da da iç barışı sağlayacağını öne sürdü.
Torun, İsrail saldırılarını “insanlık adına açık bir utanç tablosu” olarak nitelendirerek, 10 Ekim’den bu yana yüzlerce ihlalin tespit edildiğine işaret etti. Gazze’de insani koşulların felç olduğunu ve ateşkes ilanının ardından da sivil hedeflere yönelik saldırıların devam ettiğini vurguladı.
Mesut Doğan (Ankara), bir ülkenin dış politikasının, o ülkenin gücünün “en net fotoğrafı” olduğunu belirtti. ABD Başkanı Donald Trump’ın bölgedeki hamlelerini eleştiren Doğan, “Trump iki ay önce herkesi Mısır’da topladı, ‘Gazze’de ateşkes’ diye bir tiyatro oynattı; sonuç? Ateşkes olmadı, zulüm durmadı, soykırım durmadı. Gazze nefes almadı, sadece İsrail nefes aldı.” şeklinde bir değerlendirme yaptı.
Bu açıklamalar, Yeni Yol Partisi’nin hem iç hem dış politikada adalet, güç ve barış temasını birleştirerek, 2026 bütçe görüşmelerine stratejik bir perspektif getirmeye çalıştığını gösteriyor.