Türkiye’de son dönemde sıkça gündeme gelen vatandaşlık maaşı kavramı, dar gelirli hanelere doğrudan bir gelir garantisi sağlamayı amaçlayan bir sosyal yardım modeli olarak tanımlanıyor. Uzmanlar, bu uygulamayı evrensel temel gelir (UTG) ya da vatandaşlık geliri olarak da adlandırıyor; temel fark, ülke çapında, koşulsuz ve düzenli bir ödeme şeklinde yapılandırılmasıdır.


Doç. Dr. Abdulkadir Yüksel, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nden yaptığı açıklamalarda, “Bu konu uluslararası düzeyde yıllardır araştırılan bir alandır ve bazı ülkelerde deneme projeleri yürütülmüştür, ancak tam anlamıyla ulusal ölçekte hayata geçirmiş bir ülke henüz bulunmamaktadır” ifadelerini kullandı. Yüksel, vatandaşlık maaşının sadece bir sosyal yardım olmadığını, aynı zamanda gelir eşitsizliğini azaltma ve yoksullukla mücadele açısından stratejik bir adım olduğunu vurguladı.
Yapılan araştırmalara göre, Finlandiya, Kanada ve İspanya gibi ülkeler UTG denemeleri yapmış, bu deneyimler gelir dağılımı üzerindeki etkileri, işgücü piyasasına yansımaları ve sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği konularında önemli veriler sunmuştur. Türkiye’nin bu alanda atacağı adım, hem iç politikada hem de uluslararası alanda dikkat çekecek bir adım olarak değerlendiriliyor.
AK Parti’nin 2023 Seçim Beyannamesi ve Orta Vadeli Program kapsamında vatandaşlık maaşı, ‘sosyal adalet’ ve ‘aile’ başlıkları altında iki kez yer alıyor. Yüksel, “Bir hane için belirlenen gelir garantisi 20 bin TL örnek alınarak, bu tutarın altında kalan hanelere fark devlet tarafından ödenecektir. Bu rakamın kesinliği henüz belirlenmemiştir; ancak asgari ücretle endekslenmesi önerilmektedir” dedi.
Bu politikanın ekonomik etkileri arasında, gelir dağılımının daralması, yoksulluk sınırının yükselmesi ve sosyal yardım sisteminin sadeleştirilmesi öne çıkıyor. Ayrıca, tüketim harcamalarının artmasıyla kısa vadede ekonomik büyümeye olumlu katkı sağlayabileceği öngörülüyor.
Uygulamanın ilk aşamasının deprem bölgeleri ve yüksek yoksulluk oranına sahip büyük şehirlerde pilot olarak başlatılması planlanıyor. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın ortak çalışmasıyla, işgücü piyasasına etkisinin minimize edileceği bir rakam belirlenecek. Yüksel, “Liberal ekonomistler işsizliği artırma endişesi taşısa da, aile bazlı vatandaşlık maaşının işgücüne katılımı etkilemeyecek bir seviyede kalması hedeflenmektedir” şeklinde konuştu.
Pilot sürecinin ardından elde edilecek veriler, uygulamanın ölçeklendirilmesi ve ülke geneline yayılması konusunda karar vericilere ışık tutacak. Uzmanlar, bu süreçte şeffaf veri paylaşımı ve bağımsız denetim mekanizmaları kurulmasının, kamuoyu güvenini artıracağını belirtiyor.
Eleştirmenler, vatandaşlık maaşının maliyetinin yüksek olabileceği ve bütçe üzerindeki baskıyı artırabileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Bununla birlikte, ‘kayıt dışı istihdam’ ve ‘işsizlik’ riskleri de tartışma konuları arasında. Yine de, sosyal yardım sistemindeki kırıkları doldurması ve ailelerin ekonomik istikrarını güçlendirmesi bakımından birçok kesim bu politikayı destekliyor.
Önümüzdeki aylarda yapılacak resmi açıklamalar, uygulamanın kapsamı, finansman modeli ve zaman çizelgesi hakkında daha net bilgiler sunacak. Vatandaşlık maaşı, Türkiye’nin sosyal güvenlik sistemini yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyan kritik bir adım olarak, hem siyaset hem de ekonomi gündeminde önemli bir yer edinecek.