İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Mayıs 2025’te otel çalışanı Lara G.‘nin Sabri Sarıoğlu’nu hamile bıraktığını ve daha sonra kürtaj yoluyla gebeliğini sonlandırmak zorunda kaldığını iddia etmesi üzerine harekete geçti. Lara G., bu iddiaları destekleyen bir suç duyurusunda bulunarak, Sabri Sarıoğlu’nun hem kişisel hem de profesyonel hayatına ciddi bir darbe vurdu.


Savcılık, iddiaların doğrulanması için tarafların ifadelerini, otel güvenlik kamera kayıtlarını, telefon ve mesaj trafiğini ve iddia edilen tıbbi raporları titizlikle inceledi. Teknik uzmanlar, elde edilen dijital verileri kriptografik yöntemlerle analiz etti; ancak bu süreçte iddiaları destekleyecek somut bir delile rastlanmadı.
Mahkeme heyeti, delil yetersizliği nedeniyle dosyanın takipsizlikle sonuçlanması gerektiğine karar verdi. Savcılık, “Araştırmalar neticesinde suç unsuru taşımayan bir durum tespit edilmiştir” şeklinde bir tutanak yayımladı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Sabri Sarıoğlu hakkında “takipsizlik” kararı vererek, iddiaların hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını ilan etti. Bu karar, Sabri Sarıoğlu’nun itibarını koruma altına alırken, aynı zamanda kamuoyunda geniş yankı uyandıran bu tür iddiaların hukuki zeminde nasıl değerlendirilmesi gerektiğine dair bir örnek teşkil ediyor.
İddiaların ortaya çıkmasıyla birlikte sosyal medyada ve spor medyasında yoğun bir tartışma başladı. Bazı yorumcular, “kamu figürlerinin özel hayatı” üzerine mahremiyetin korunması gerektiğini vurgularken, diğerleri ise iddiaların tamamen asılsız olduğunu ve medyanın bu tür haberlerle toplumsal algıyı şekillendirdiğini savundu.
Sabri Sarıoğlu’nun avukatı, “Müşterimiz her zaman yasalara saygılı bir birey olmuştur. Bu tür asılsız iddiaların gerçeği yansıtmadığı açıkça ortaya konulmuştur” dedi.
Bu davanın kapanışı, ünlü sporcuların kişisel yaşamlarına dair iddiaların ne kadar dayanıklı olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Özellikle “yasak aşk” ve “kürtaj” gibi toplumsal hassas konuların medya tarafından nasıl işlendiği, hukukun bu tür durumları nasıl ele aldığı tartışma konusu olmaya devam edecek.
Gelecek dönemde benzer iddiaların ortaya çıkması halinde, savcılığın delil temelli yaklaşımları ve mahkemelerin titiz incelemeleri, hem kamuoyunun hem de ilgili kişilerin haklarını koruma noktasında kritik bir rol oynamaya devam edecek.