2023 yılında imzalanan Atina Deklarasyonu, iki ülke arasında bir yumuşama sürecinin başlangıcı olarak görülmüş ve karşılıklı diyalog, askeri gerilimlerin azaltılması hedeflenmiştir. Ancak son aylarda yükselen söylemler ve stratejik adımlarla bu sürecin gerilemeye başladığı gözlemlenmektedir.
Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias, 28 Kasım’da “Küresel Perspektifte Yunanistan” başlıklı konuşmasında, Ege Denizi’ni korumak için yeni bir savunma hattı oluşturulacağını duyurdu. “Aşil Kalkanı” adı verilen sistem kapsamında, Ege adalarına menzili 1500 kilometre olan stratejik füzeler konuşlandırılacak ve bu füzelerin bir kısmının İsrail’den temin edileceği belirtildi.
Dendias, ayrıca Türkiye’nin Bayraktar 2 gibi gelişmiş insansız silahlı hava araçlarına (SİHA) karşı “anti‑SİHA” sistemlerinin geliştirileceğini ve bu sistemlerin tüm Yunan gemileri ve kara savunma noktalarına entegre edileceğini sözlerine ekledi.


Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı, Yunanistan’ın açıklamalarını “gerçek dışı ve bölgesel istikrarı tehdit eden” şeklinde eleştirerek, “Türkiye’nin savunma politikası uluslararası hukuk çerçevesinde yürütülmektedir” mesajını verdi. Bakanlık, aynı zamanda “her türlü tehdidi bertaraf edecek güç ve kararlılığa sahibiz” diyerek karşılık verdi.
1923 Lozan Antlaşması ve 1947 Paris Antlaşması, Doğu Ege adalarının silahsız kalmasını öngörmektedir. Yunanistan, 1960’lardan bu yana özellikle Kıbrıs gerilimi nedeniyle güvenlik koşullarının değiştiğini ileri sürerek, “gerekli gördüğü adalarda askeri önlemler alındığını” savunmaktadır. Türkiye ise bu adaların silahlandırılmasının “anlaşmalara aykırı” olduğunu vurgulamaktadır.
Türkiye’nin son yıllarda savunma sanayinde kaydettiği hızlı gelişmeler—SİHA, Kızılelma, KAAN, F‑16, F‑35 ve Eurofighter Typhoon gibi platformların entegrasyonu—Yunanistan’da “güç dengesinin bozulması” korkusunu artırmıştır. Bu bağlamda, Yunanistan’ın yeni füze sistemi, Doğu Akdeniz’deki stratejik dengeyi yeniden şekillendirmeyi amaçlamaktadır.
Miçotakis’in 2025’te planladığı Türkiye ziyareti gerçekleşmemiş, bu da diplomatik temasların azaldığını göstermektedir. Uzmanlar, eğer iki taraf da gözetleme ve diyalog kanallarını kapatmazsa, bölgedeki askeri gerilimlerin yükselerek kısa vadeli bir kriz riskini taşıyabileceğini uyarıyor.
Her iki ülkenin de NATO üyesi olması, ittifak içinde bir gerilim yönetimi sorunu yaratmaktadır. NATO’nun ortak savunma ilkesi (Madde 5) çerçevesinde, bir üye ülkenin diğerine yönelik füze yerleştirme planı, ittifakın iç dayanışmasını test edecek niteliktedir. NATO liderleri, “bölgesel istikrarı korumak için diplomatik çabaların artırılması” gerektiğini vurgulamışlardır.