Prof. Dr. Serdar Dağ, beyindeki kişilik yapısının bozulup bozulmadığını anlamaya yardımcı olan bu test için, "Kişiliğin emarı diyebiliriz. Rorschach testi, kişilik bozukluğu olan kişilerde bunun patolojik mi, sinirsel mi, başka bir etkenden mi kaynaklandığını gösterir." şeklinde değerlendirmelerde bulundu. Testin, şizofreni, psikopati, sapkın eğilimler ve depresyon gibi durumları ayırt etmede kritik bir araç olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Dağ, bu testin sadece klinik tanı için değil, aynı zamanda sosyal ilişkiler ve kariyer seçimlerinde de büyük bir öneme sahip olduğunu vurguladı. "Bence işe girerken ve evlenirken mutlaka bu test yapılmalı. Karşınızdaki kişinin öfke problemi ya da farklı yakınmaları var mı, insanlar evlenmeden önce bunları bilmeli." dedi. Hepatit gibi hastalıkların testleri zaten yapılırken, zihinsel yapının da değerlendirilmesinin eşit derecede kritik olduğunu savundu.
Evlenmeyi planlayan çiftlerin, “Biz kimiz, anlaşabilir miyiz?” sorusuna net bir yanıt alabilmeleri için Rorschach testine başvurmaları gerektiğini belirten Prof. Dr. Dağ, bu yaklaşımın uzun vadeli mutluluğu ve aile içi uyumu artıracağını iddia etti. Testin, çiftlerin birbirlerinin duygusal tepkilerini ve potansiyel çatışma noktalarını önceden görmelerine yardımcı olabileceğini, böylece ilişkiyi sağlam temeller üzerine kurmalarını sağlayacağını sözlerine ekledi.
Testin yaygınlaştırılması fikri, bazı psikologlar tarafından eleştirilse de, Prof. Dr. Dağ, Rorschach’ın modern psikometri araçlarıyla birlikte kullanılmasının daha güvenilir sonuçlar vereceğini belirtti. "Test tek başına karar verici olmamalı; ancak kapsamlı bir değerlendirme sürecinin parçası olarak değerlendirildiğinde, bireyin iç dünyasını anlamada eşsiz bir pencere açar." şeklinde konuştu.
Bu açıklamalar, izleyiciler arasında geniş bir tartışma başlattı ve sosyal medyada “Rorschach ve evlilik” hashtag’leriyle büyük ilgi gördü.