Bodrum’un çarpıcı kıyılarında, yat bakım‑onarım sezonu beklenenden çok daha erken bir tarihte başladı. Bölgedeki büyük tersaneler, kış aylarından itibaren yoğun bir çekek hareketliliği gördü ve doluluk oranı %100’e ulaştı. Bu durum, bölgenin son yıllarda süperyat bakımında bir merkez haline gelmesinin en açık göstergelerinden biri olarak kayda geçti.
Çekek alanlarında hareketlilik arttıkça, motor, jeneratör, hidrolik ve elektrik sistemleri başta olmak üzere çok sayıda bileşende kapsamlı teknik bakım gerçekleştiriliyor. Bazı yatlarda yapılan yenileme çalışmaları iki ila üç yıl arasında tamamlanabiliyor. Bakım‑onarım süreçleri genellikle 2‑3 ay sürerken, geniş kapsamlı restorasyonlar çok daha uzun zaman alıyor. Periyodik bakımın her altı ayda bir tekrarlanması, yatların deniz performansını ve güvenliğini korumak adına kritik bir gereklilik haline geldi.
Bodrum Ticaret Odası Başkan Yardımcısı ve Ağanlar Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Ağan, bu yıl bakım‑onarım sezonunun erken başladığını belirtti. “Bu sene çekek ve kışlama erken başladı. Normalde yoğunluk Bodrum Cup’tan sonra oluşurdu ancak bu yıl ekim başından itibaren tekne çekmeye başladık” diyerek durumun ne kadar çabuk yoğunlaştığını vurguladı.
Ağan, yabancı yat sahiplerinin Bodrum’u tercih ettiğini ve bölgenin bir cazibe merkezi haline geldiğini söyledi. “Gelecek hafta 6‑7 tekne daha çekip kapasite anlamında yüzde 100 doluluğa ulaşacağız. 450‑500 ton çekme kapasitesiyle 55 metrelik yatlara kadar hizmet veriyoruz” açıklamasını yaptı. Bu yatların çoğu dünyanın ilk on içinde yer alan zenginlerin sahip olduğu süperyatlar ve yaz aylarında da aynı yoğunlukla Bodrum’da bulunuyor.

Yat bakım‑onarım hizmetleri, sadece tek bir sektörle sınırlı kalmayıp ülke ekonomisine de büyük katkı sağlıyor. Ağan, “Ülkenin geleceği ya ürün ihracatı ya da hizmet ihracatıyla refaha kavuşacak. Biz de dövizi ülkemize getirdikçe ekonomi kalkınacaktır” diyerek sektörel ihracatın önemine işaret etti. Bu hizmetlerin sunduğu yüksek katma değer, Bodrum’un uluslararası fuarlarda da boy göstermesini sağlıyor.
Ağan, Türkiye’nin yat bağlama ve kara konaklama kapasitesinin sahil uzunluğuna göre çok düşük olduğunu belirterek, “Fransa’nın kara ve denizdeki yat kapasitesi 350 bin civarında, ülkemizin ise 25 bin. Aşırı talep görmemiz gayet doğal” ifadelerini kullandı. Bu eksikliği gidermek için hem denizde hem de karada kapasitenin artırılması gerektiğini vurguladı.
Yatların sadece bakımı değil, aynı zamanda uzun vadeli restorasyon ve yeni yapım projeleri de yürütülüyor. 50 metre bir yatın üretimi üç yıl sürebilirken, yılda 12‑13 süperyat denize iniyor. Bu yoğunluk, tersanelerin hem teknik hem de iş gücü açısından büyük bir yükümlülük üstlendiğini gösteriyor.
Talebin tersane kapasitelerinin çok üzerinde olması, Bodrum’un deniz turizmi ve yat hizmetlerinde bir hub olma yolundaki konumunu pekiştiriyor. Bölgesel altyapının güçlendirilmesi, kapasite artırımı ve sürdürülebilir bakım‑onarım süreçlerinin geliştirilmesi, bu trendin devamını sağlamak için kritik öneme sahip.